Güneş görmüyor hiçbir yerimiz
Kararıyoruz
Lehte ve aleyhte ne varsa üzerimize yıkılmış
Durmadan eziliyoruz
Karanlıklar aksini iddia ediyor durmadan
Durmadan yaşadığımızı öne sürüyor gündüzler
Tanrım!
Adem'den bu yana
Kaç ağaçtan kaç meyve çaldım
Hepsi de yasaklı
Hepsi de birbirinden güzel
Bağışla Tanrım
Yeni arabalar iniyor mahallemize
Aydın bir kimlik üst katta
Güzel bir kadın taşınıyor kapı komşumuz
Hiç evlenmemiş sebebini sormak istiyoruz
Tanrım biz varoşuz
Her şeyi geride bırakıp sana sarılmak var
Sana sarılmak
Sarılmak sana
Tanrım! Bu mümkün mü?
Bu kadın çok ürkek yahu
Sevişilmez ki şimdi bununla
Ama iyi sevilir bu kadın
Ya hiç sevmemişler
Ya da severken yazık etmişler
Şimdi nasıl sevilir bu kadın
Bulutlar usul usul toplanmaya başlar
Bir vakitsizlikten sonra ay saklanır
Ben biraz şair olurum
(Ağustosta hava soğuksa şair olunur)
Son bir masal anlatayım mı sana
Kahramanları çığlık çığlığa
Bir varmış bir yokmuş
Sıcak bir mevsimin soğuk gününde
Çok bir şey bekleme
Üşümek diye bir hastalığa yakalandım
Ayrı yaşayacak
Belki artık buluşamayacak
-artık buluşamamak da çaba gerektirir
Farklı hayatlara eşlik edeceğiz
Oturduğumuz son çardak yıkılacak
Yerine bir medeniyet göklere yükselecek
Gel dersem savunmasız kalır barikatlar
Düşman bütün gücünü yığmış, kapıda
Sevişemem seninle bir savaşın ortasında
Gel dersem bir nesil daha çürüyecek bu topraklarda
(Oğuz atlamıştı burayı
Yoksa muhakkak yazardı
Uçsuz bucaksız
Ve karanlık ve soysuz
Soluk benzinin aydınlığı gözlerin
Haddinden fazla uzakta
Boşaltmıştır önce bu kenti ustalıkla
Ardından varılan her kenti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!