Bu kent bir daha sevmez
Dağlarında ihanetin türküsü
Nehirleri kudurmuş
Hiçbir köprüsü karşı kıyıyı bulamıyor
Sokakları bir garip
Nerden girersen gir aynı yere çıkıyorsun
Çağdaş terimlere başvurmalıyım seni unuttuğumu beyan etmek için
Bilirsin ne kadar güzellik varsa çağdışı artık
Seni sevmek gibi
En büyük hayalim ölmek dedim
Sana katılmıyorum dedi
Kalabalıkları sevmem zaten dedim
Usulca kalkıp gitti
(Zaten ne söylesen kalkıp giderler)
Deli dediğini duyar gibiydim
Yanıbaşımda bir delikanlı hüngür hüngür
Ulan diye başlıyor sözlerine
Saydıkça sesine tizlik
Çenesine titreme yapışmakta
Sesi yükseldikçe diline kahpe dolanmakta
Yankılanır ezan sesi ta uzakta
Üstü başı yıpranmış bir adama insanlığı soruyorum. Ceplerini karıştırıyor. Bir şey bulamayınca çıkarıp bir sigara uzatıyor. Ben de bir şey bulmayı beceremiyorum
Çarmıha gerdikleri İsa değildi
Kahvehanelerin birinde bir kabadayı tanıyorum. Tesbih sallamayı bilmem. İnsanlığı anlatıyorum. Tesbihini bırakıp çıkıyor. Nara basmayı beceremiyorum
Silah sesleri çekiyor beni
Ölüm kaybediyor ciddiyetini
Vakit yaklaştı mı
En çok ben ölürüm
Affet gülüm
Arta kalırsa
Gelseydin yeni gelmiş bir filme iki bilet alırdık
Filmin yarısında çıkardık
Zaten ellerimiz o kadar yakınken filmden bir şey anlamazdık
Şehrin el ele tutuşma cesaretine erişemeden girmedik sokağını bırakmazdık
Kar yağardı üşürdük
Ele ele tutuşamazdık
Nasıl bu kadar güzel gelmeyebiliyorsun Şaryam
Gelmedikçe güzelleşiyorsun
O kadar güzelleşiyorsun ki
Maddi bir varlığa sahip olabileceğine inancım kalmıyor
Ancak yeryüzünde yer edinmeyen bu kadar gelmeyebilir diyorum
Sonra biraz daha gelme istiyorum
Pek kimse şiir okumuyor artık
Biraz da bundandır bu kirli hesaplar
Bundandır insanların yaşamak için birbirini ezmesi
Gidenlerin dönmemesi bundandır
Mutluluk bir haziran gecesidir
Hüneri öylece tepemizde dikilmektir
Hasret toprağa yeni ekilmiş
Hasadı yılda üç yüz altmış beş
Altısı da bir haziran gecesidir
Burda anarşi hep kaybetmiştir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!