Ayaküstü gözlerinin avlusunda seviniyorum
Vakit tamam diyorlar sürgüler çekiliyor
Sonra hüzün çöküyor ben çöküyorum
Ben çöküyorum bu saatler vahşi
Havada adi bir soğuk
Yalnız lambanın etrafında uçuşanlar pürneşe
Geriye iki yüz elli gram ömrüm kaldı diyordu
Yolculuk esnasında tanıdığım garip
Üç saatlik yolu saymazsak
Geriye iki yüz elli gram kaldı diyordu
Pek akıllı gözükmüyordu
Deli yerine garip demeyi seçtim
İnsan nasıl yaşar bu saatlerde
Nasıl hep birlikte ölmüyoruz
Yıllardan beridir gün almışım bugüne infilak saatimdir
İflah olmaz yarınlar cüzzamlı
Karnımda kramp
Beynimde doğum sancısı
Şiirler mahçup
Kâğıt kalem sesleri balkonsuz evlere kapanmış
Camdan bir not düşüyor:
Bu bir intihar provasıdır
Tam o sırada hiç dinmeyecek bir yağmur yağsa şehre.
Bütün intihar girişimleri provada kalsa
Ölmemek gibi bir çaresizliğin içinde sarhoş olmamak gibi bir yemine sarılmışım
Günler mi hızlı
Susmalarımız mı çok uzun
Kaç ihtimali öldürdük
Kaç kez sevebilirdik birbirimizi
Seni nasıl sevdiğimi anlatmak dururken
Havayı suyu ele almak da
İşte gidiyorsun
Yıldızlar kur yapıyor denize
Ay ışığı
Yakamoz koşuyorum
Yarım aklım ve ben
Ve ben işte gidiyorsun
Kediler artık uçmuyor
Sen beni artık sevmiyorsun
Balıklar yüzmeyi öğrenmişler
Sen gitmeyi
Ben seni sevdikçe güzelleşirsin
Geriye kalan her şey çirkin
Geriye kalırsan sen de çirkinsin
Ben seni sevdikçe çiçek açarsın
Kır havası alır saçlarını
Ben seni sevdikçe dağ başında soğuk çeşmesin
Gelme artık şiirim de kirli Şarya
Bir çiçek açar avuçlarımda
Narin, kadınsı bir çiçek
Sevsem kırılır
Öpsem darılır
Bu da tarihi ancak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!