Muhittin Alaca Şiirleri - Şair Muhittin ...

Muhittin Alaca

Ömrün freni boşalırken kum saatinden,
Kuru laflara karnım tok.
Kim bilir bir serçenin, kelebeğin ömrü,
Ya da tırtılın kozasında durması kadar,
Kısa iken hayat bilmecesi;
Boşa ıskalayacak vakit yok.

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Yüreğim kadar yakınsın, ezel kadar uzak,
Törpüledi ömrümüzü sevda yokuşları.
Ayrılık ördü ağını, kurdu yine tuzak;
Nasıl unuturum ruhuma can bakışları?
Aklım firarda, hiç dinmedi kronik sızım,
Sensizim ahu gözlüm, bil ki hâlâ sensizim…

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Güz sarısı yüzün hâlâ elemli,
Ayrılığın derin çizgileri var.
Ahu gözlerinde kirpikler nemli,
Yıllar geçtikçe artar hüzün yar!
Sol yanım hâr, yangınlardan kurtulmaz;
Soğutmak istesen de soğutulmaz.

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Dalları kırık, boynunu bükmüş,
Kırmızı bir gül kanıyordu.
Nemrut’un volkanı sönmüş,
O, içten içe yanıyordu.
Van Gölü’ne gözlerini dikmiş,
Fırtınalı geçmişini anıyordu.

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Kirazlar çiçek açtı Çavuş’um,
Kırlangıçlar yuvasına döndü.
Papatya, nergis koku saçtı Çavuş’um,
Tabiat süslendi, geline döndü.

Börtü-böcek hepsi uyandı,

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Daha dün körpecik bir fidandın,
Ne çabuk büyüdün sen, liseli!
Açmamış bir gül gibi tazeydin,
Kocaman bir kız olmuşsun, liseli.

Duydum ki; bana vurulmuşsun.

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Başladı, Kırıkhan’da bahar şöleni,
Toplandı; genci, yaşlısı, ileri geleni.
Antakya’sı, Reyhanlı’sı, Belen’i!
Kutlu olsun, Kırıkhan’a bahar şöleni.

Belediye ile Milli Eğitim; birleştirmiş emeklerini.

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Gecenin bir vaktinde kalkıp nöbete dururken;
Ayaz gecelerinde Ankara’nın, herkes uykuda.
Sadece silahım arkadaş, sadece silahım sırdaş.
Soğuk mıknatıs gibi insanı çekerken;
Neler gelip geçmez aklımdan, neler?
Geçmiş ve geleceğe ait gerçekler, düşler.

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Dilin tatlı, yanakların al,
Uzaklardan bakma, gönlüme dal.
Dilber misin, ay mısın, dudakların bal.
Umut merhemini yarama çal.

Dilime dolandın, yüreğim pare,

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Bir yanın Barak çalar, öte yanın Urfa havası;
Bağrından Fırat çağlar, zılgıt tutar Birecik.
Sıra gecelerinde kurulur çiğ köfte sofrası;
İsotun yakar, aşığın ağlar Birecik.

Fırat’a hem ağıtlar yakılır, hem de türküler;

Devamını Oku