Söğüt dalları arasından
Akşamın turunç ufkuna uzanan
Gül buğusu sulardan
Bir yaman özlem çektim, vay aman!
Gönlümdü kalbimi açan
Kaldım huni içinde
Huni şişe içinde
Şişe deniz dibinde
Deniz, gözlerinden bir içimde.
Lacivert bir kurbağa sıçradı
Yürür geçerdi başı önünde
Ama bir gün görüverdi
Sarı yazmalı komşu kızını
Şalvar giymiş baldırları sıvalı
Camları siliyordu nağme koşmalı;
Tuzun içinde yanar bağrım
Taze dul yasları bağladım
Kara duman çöktü sineme
Nefesim çekilir kefen içinde;
Gülün teni özlem kokusu
Yürüyen nâmın
Alınan selamın
Sözünün namusu kadarsın;
Güldürmen
Ağlaman
Sabahın alası
Güneşin sarısı
Gecenin karası
Sabrın anasıyım;
Ölüme beyaz
Candan paylaşan kimseler
Sarmaş dolaş kaynaşan kendiler
Karanlıkta tanınan yüzler gibi
Güvene teslim gidiyorsa gerisi
Aşktan başka ne ola ki böylesi?
Hiçbir şeye ‘Benim!’ demem
Ne senin ne onun ne de benim
Hatta ‘bizim’ bile değil
‘Bizimle!’ demeli
Birlikte yaşayıp ölmeli
Her bir şey bizimle
Ben dalgada köpük
Dolunaydan bir öpücük
Hayal mavisi romantik;
Sen gönül yolunda sabır taşı
Güven taşır sevdası
An gele zamanın nabzı duranda
Dönemesem de geriye bir manayla
Bari huzur bulaydım kefen içinde
Yan gele yatan ruhum cennet keyfinde...
Duysaydım çağlayan suları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!