Ruhum bir daha dirildi
Mahşerde nefes gibi
Cennetin gökleriydi
Maviş gözlerinden içeri
Ölmeden Tanrı’yı öpmek gibi…
Her günün altın kandilli ufkundan
Kalbim sana yürür turuncu sulardan;
Sabır ey canan!
Yolları tutmuş zalim zaman
Geçilmiyor Samanyolu’ndan
Yatak yorgan değildir kadın
Soğuk kış geceleri
Isıtmak içindir
Yalnızlığın ellerini
Ve asla oynatmak için değil
Harman yeri yaz geceleri
Beklettin ya beni gün be gün
Açmadın gönül kapını bir görüm
Kala kaldı kalbim kapında tokmak
Bırakıp gidemedim senden ırak.
Çekip gitsem
Toprağı kanatan
Çıkarcı kandan
Uygarlık satan
Savaşa iman
Kutsanmış büyük yalan…
Kırdık zaman çarkını
Kandırdık gerçeği
Çayır çimen yuvarlandık
Pembe bulut yastık
Keyfimize baktık;
Alsana kalbimi eline
Endişeyle ürperme
Kedi yavrusu belle
Bastır göğsüne sevgile
Bak, senin kedin oldum bile...
İnsan melek değil, şeytan değil
Hele hele hiç değil
Hepten kadere kuldan
Ne ola ki acep insan denen bu can?
Kimine göre
Hangi ekran boyasına yapışıp kaldın?
Hangi ekran büyüsünde apışıp kaldın?
Hangi pencereden doğar güneşin?
Nasıldır gülüşün?
Yumulur mu gözlerin?
Alamadı tektaşı
Açamadı gönlünü
Gurur etti gurbete çıktı
Muhteşem olacaktı dönüşü
Kanadı kartal kumru çalımlı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!