Vallahi gördüm
Güneş göz kırptı
Bulut utandı
Deniz “hışşt” dedi
Bir lacivert çekti gözlerime;
Sakin ol be güzelim!
Cırlamak değil ki ayrılık çilesi
Hele ishal olmuş bebek gibi
Hiç değil öylece boşaltmak içini.
Ağlasan da yana yana
Şükretme bahtına engelden engelsiz geçince
Acımayla bakma engelli birini görünce
Ne engelsiz var engelliden beter
Sen engelliye engel olma yeter.
Hangimiz engelsiz olandır?
Sarılıp sıkıca
Öperdi beni Fahriye Abla
Ekmek alıverdim diye bakkaldan;
Serseme dönerdim
İki kopça arası
Sümbül kokulu bağrından…
Barut tütüyor balık tarlası
Kiraz ağacı kan sızısı
Akbabanın bolluk duası…
Boynu bükük
Bir deri bir kemik
Ben sana rüyalar toplarken
Sen taşınmıştın mahalleden,
Ben cennet müjdem bildim seni
Sen günahtan mı saydın beni?
Sevilmekten kaçana ne çare
Özlem çürüğü kalbim biçare!
Cami avlusu dolmuş taşmış
Cemaat cenaze namazına durmuş
Yer gök tekbir sesleriyle titrer
Ölen kişi kalkıp namaza durmak ister.
Ceset, beyaz kefen içinde
Gönül kapısına vurunca dostun acısı
Çıkmalı candan dışarı bir vicdan sızısı
Dostluk denen bir kucak derman sarması...
Sevincine katık olmalı
Acısına ortak durmalı
Daçkalı Sevgi
İyi bir diş hekimi.
Haydi Danyal kalk gidelim
Seni Sevgi’ye emanet edelim.
Hemen güven verdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!