Sonra bir gül açtı,
Bir gülüş oluştu yanaklarımda,
Bir yağmur başladı,
Saçlarım ıslandı;
Gül goncalandı;
Gülüşlerim canlandı,
Sevebileceğim kadar sevdim
Bundan sonra ne kadar seversen
O kadar severim seni
Hani kollarını uzatabileceğin kadar uzatırsın ya
Bir ağacın dalına
İşte o kadar uzattım yüreğimi yüreğine
Gül Ağacı
- Abi dedi bir soru sorsam gücenmezsin değil mi?
- Sor gücenmem.
- Biraz tuhafıma gidiyor da, sen bu ağacı neden çiçeklerle süslüyorsun?
- Sen hiç sevdin mi?
Beni anlaman seni anlıyorum demekten ibaret olacaksa;
Bitmeli...
Seni beklediğimi bilecek ve gelmeyeceksen;
Bitmeli...
Sesleneceğim sesimi duyacaksın ama bakmayacaksan;
Bitmeli...
Hangisi gül;
Gülüşün mü,
Gözlerin mi,
Dudakların mı,
Yanakların mı,
Yoksa gül mü gül
Gölge etmeyen insanlar istiyorum etrafımda.
Sunabiliyorsa ışık sunan. Susabiliyorsa dinleyen.
Konuşabiliyorsa anlatan.
Çünkü ben güneşten yana gölge,
Gölgeden yana güneş olmaktan;
Konuşulacağını sanaraktan dinlemekten,
Biliyordum
Yaşadığımız her şeyin yaşarken
Yaşadığımız o anda
Bir daha yaşanmayacağını
Ve bu aşkın belki yarım, belki çeyrek,
Belki de küçük bir anı olarak kalacağını.
Benim bilemediğim bir yeri
Başka biri nasıl bilsin ki?
Ben bile yabancıyım içime,
Ben bile bilmiyorum içimde kim
Ve niye bu kadar çok var?
Ben onda bir damla bile değilken,
İnsan yorulunca anlatmak istemez,
Anlaşılmayı da beklemez. Yorulmuştur bir kere.
Arkasını döner, bir sigara yakar,
Tek elini cebine sokar,
Yürür ve gider ardına bile bakmadan...
Yok hayatta inanmam!
Bahar gelmişmiş,
Masmavi bir gökyüzü tepemizdeymiş,
Kırlar yemyeşilmiş,
Papatyalara basmadan çocuklar gibi koşturuyormuşuz elele;
Hatta o ağaç var ya,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!