Bırakıp da gitme beni,
Sen gidersen ben ölürüm.
Bedenim de başka cansın,
Sen gidersen ben ölürüm.
Geçer zaman günler yanar,
Sen kelimelere sığmayanım!
Uzak şehir akşamlarını
Karanlığımda kol gezdiren hasretim!
Sen emeğim,
Sen gözümün nuru,
Sen yüreğimdeki şiir,
Henüz vakit varken, iş işten geçmeden;
Dön seni seven ve senden,
Sadece seni isteyen adama.
Bu adam sadece seni düşünüyor,
Sadece seni yaşıyor.
Çünkü sende tanıdı sevgiyi,
Keşke hiç gitmeseydin,
Hep bende kalsaydın.
Kokunu nefes nefes içime çekiyor olsaydım hâlâ.
Oysa gök kubbeyi üstüme devirip gittin.
Lakin hiçbir şey değişmedi sen gittin diye;
Ben hep aynı benim.
Şarkılar vardı eskiden seni söyleyen.
Dillerde nağmeydi adın,
“Aşk gibi, sevda gibi” bir şeydin içimde,
Düşündükçe içimi sızlatan.
Sildim şimdi, içimde sana ait ne varsa.
Artık ne, “şarkılar seni söylüyor,”
Her an aklımdasın.
Saklayamıyorum seni.
Bazen hüznümde,
Bazen tebessümümdesin.
Hep sendeyim ötede ve beride.
Varlığından başka yol görünmüyor.
Hüzün denizinin ortası burası.
Hüzün yağıyor burada her gece.
Hüzün her şeye sinmiş,
Yüzünde hüzündür artık.
Olmayışına isyandır,
Dudaktan dökülen her sözcük.
Yoktun ve artık hiçte olmayacaktın.
Ben sensiz sonsuzlukta bir güne uyanmıştım,
Senin haberin bile yoktu olmadığından;
Ve benim içinde olmadığın uykulardan uyandığımın.
Çünkü benim sevdam üç kuruşluk,
Yüreğimse satılık değildi.
Bu hikâye, bir sahil kasabasında,
Bir, yol kenarı lokantasında,
İki kaşıkla içilen,
Tek kâse çorbanın hikâyesidir.
Bu, gül gülüşlü bir gülün,
Gülüşlerine kurşun sıkıp,
Alnına ayın zümrüt şavkı düşen geceler:
Ben kaç gecedir yalnızım biliyor musunuz?
Ben kaç gecedir aynı bestenin, sözlerini mırıldanıyorum?
Ve kaç gecedir sessizlik rıhtımında dalgalarla boğuşuyorum?
Ben her gece gözyaşlarımı gömerken kalbime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!