Ah kıskacımdaki zaman
Koşuversemde bir çırpıda soluklansam
Bu bitilesi ömrün bağrımdan ne alcağı var
Öksürsem bir sabah
Ve ervah-ı alemin içinde uyansam
Bütün yemişler size kalsın
Derin hislerin içinde
Hissiz insanlar dolanırmış
Kalpler
Yabancı baharlarda dökermiş yapraklarını
Son bulurmuş masallar
Bir damla düşerken, uğulduyor kulaklarımda
Adım ise dilinin kıvrak sandalında
Çarpıp sahipsiz sahillere, beni uğurluyor
Ey yılgın dalgalarda çırpınan kızıllık
Göklere sığmayan ak batmayan gün
Ey kırgın mezraların bağrına merhem
Kuytuda can bulan yüreklerde örtü
Anaların ıssız iniltilerine sızlanan
Rüzgarla usul usul çalınan ıslık
Vitrin köşelerinde bakınırdı mankenler
Başı kesik benzi uçuk
Arzusu kaldırımları aşındıran ayaklar vardı
Hoyratça çarpışan bu yaşam savaşında
Saydam camlar arasına sızan yokluğu
Üç kuruşluk ekmek parasından çıkarılan
Hangi dağın ardında kanatların
Gölgen şafaklarımda bir karartı
Bir göl olup taşmadan göz çukurlarım
Tan yeri ağarmadan gel artık
Yolların tozu değişmiş
Her yükselen irin, yakıyor genizleri
Yılgın denizlerin yüzünü kancalardı oltalar
Üstünde salkım saçak insanlar vardı köprülerin
Yanlarında su dolu kovalar
Küçük sevinçler dolanırdı yanlarında
Yarım el yarım ayak
Bana şiir ile gel
Tutulmuş ince parmaklarından
Taşkın duyguların berrak ırmaklarından aktığı vakit
Bana şiir ile gel
En naif duyguları bestelesin kalemin
Ben sert çizikler atıyorum dünyaya
Suskunluğum hep bıyık altı söylemlerle anlatıldı.
İçimden geçip giden ırgatlar çekti yükümü
Aynı pencerenin yüzünden bakındık çünkü
Ayrı alemlerin içinde birleştik kuşkusuz
Bu tarumar eden yalnızlık
İliklerime kadar ıslatan yağmur
Başarılar, sevgili kardeşim.