İki çentik arasına bırakılan umutlar
Gün gelir çelimsiz adımlara yol olur
Ve yorulmadan
Çiçekleri bulur
Yoğrulur gönüllerde zaman
Ama artık onun için geç olmuştur
Göz çeperlerimizde saydam bir pelerinle gezindik düş zengini olan uzakları
Ne duvardaki kelebek ilgimizi çekti ne de masadaki papatya
Uzaklardaydı düş zengini hayallerimiz
Taşkın bir mızrabın ötesindeyiz
Kan çekiyor toprakları uçurumlardan
Kalın bir urganla boğazdan sıkılan can biziz
Ulu ortadayken varlığımız
Bizi yok sayıyor insanlar
Büyük çalımlar atıldı gövdemizde
Varlığım kimi zaman kalabalıklara karışmak isteyince soğuyor.
Sevenlerin gözünde bir buz kesiği oluyorum amansız.
Yalnızlık yazılmışsa alnıma
Bu karanlık
Satırlarda aydınlığı arayan bir gezgin oluyorum
Bu ürkek sinemde ne buzullar yer edindi
Eriyip bir yaz günü çekildi göz çeperlerimden
Yağmur damlaları dahi bu kadar derin değildi
Çisesi tutmuş gözlerimden
Hüznün elinde yıkandı bu gözler
Bir gecenin sabahını görebilmeyi umarak
Kılcal damarlarımda eksildi git gide kan
Tepenin ardındaki mehtaba gözünü yumarak
Yorganın soğuk yanına taraf oldu nazik bedenim
Ayak parmaklarımdan tut ellerimin ucuna kadar
Yüreği kırpılan akşamları vardı insanlığın
Yastığı o bal yanağına değdimi
Dillere mühür, kalplere gurur, akıllara zarar verecek
Bir çiğ tanesinden umut alarak
Dünyanın yeşil kavzasında dinlendi kalbim
Kalbim lavanta kokulu bahçelerde hızlandı
Burnum bu hoş kokunun esiri olmuş iken
Kulaklarımdaki kuş sesleri bana şölendi
Şefkatle törpülenir sevgi
Vefayla kuşanır aşkı
Yüreğin beyne olan hükmü
Ruhun kabzasında sırlanır
Kaygılar
Tahta maşrapama düşen buz tanesi
Çatırdamalı dişlerimin arasında soğukluğu
Sinmeden kahır iliklerime kadar
Sızlatmadan eriyen var mı ki
Dişlerimin oyuklarından
Başarılar, sevgili kardeşim.