Taşkın bir nehrin uğultusu kulaklarımda
Dudağımda haftaların mahcup kalan susuzluğu
Bulaşmadan mideme bir ekmek kırıntısı
Kalbimde haddi hesabı olmayan patırtılar
Sayıları geriden sayıyorsa dudaklarım
İki kaşımın ortasında derpleşiyorsa namlu
Çarpık bir dalganın öfkesinde,
Huzur buldu göz ucumuzdaki bebekler.
Ve sevdanın uzaklara boyandığı mavi sulara karıştı ruhum,
Martıların seslenişlerine...
Bir çocuğun ağlayışında uyanmıştı yüreğim.
Şefkatli pelerinle sardı kana boğuk odacıklarımı.
Birlerle bir mahşer ki bu gavsı telaşım
Bir yaşıma daha girdi bu başım
Yok ki yokluğu tadacak bir arkadaşım
Herkez dost kesilmiş can kesilmiş kalleşliğe
Mahsendi bir dağ oldu gözümde düşler
Bu yorgunluk imtihanın son eşiğinde
Kapıları kapatan yardandır hüzün
Bir başıma kalmışken akşam vaktinde
Yıldızları düşüren gözyaşımı düşün
Rüzgarın deminde kavruldu tenim
Adımlarımda aksama titrer yüreğim
Ey zerdalinin dalında pırtılaşan cevher
Nazenin yaprağını gün yüzüyle uyandır
Gökyüzünden toprağa düşerse dilhem
Yaşamanın tanına vardığın andır
Gözler ki dalgalı dalların üstünde
Vadeyi bekleyen bir yolcuyuz
Vadesiz uzatılan ayaklarımız var toprakta
Soluk bir lamba yalnızlığımıza eş
Ömrümüz eşsiz bir zamanı yaşamakta
Gidesi yok göç tutacak kırlangıçların
Hepsininde kırık kalbi ve kanatları
Şafağında ılıyan terin
Bir hizası yok ki kırışıklıklardan
Karışıp ay aydın gecelere
Gözlerde bir tuz yanığı bıraksın
Yaşlı bir çınar
Sarkıtmışsa gövdesini yerlere
Çatırdadı yerin çorak toprağı
Yağız bir kır atın bağrında bir insan olmalı
Kopup çakılı nallar
Beton yığınlarından
Uzakların amansız noktasında uyanmalı
Gün ağarır iken yamaçların bağrındaki gelincik
Reşit bir zamanın kılıfında sırlanıyor nameler
Gözler ulu orta karanlıkları kovalıyor yokluğunda
Bilirim gitmenin vakti değil yaş kemale ermişken
Bahara el veren çınarın yaprağında ufalanıyorum
Katıksız katılıyorum hışırdayan gazellerin içine
Karıncalanıyor damarlarım darmadağın zihnimle
Bir sesin sessizliği çöktüyse kalplere
Kulak sağır vicdan kör kesilir
Başarılar, sevgili kardeşim.