Vakti değil,
Çekilip baharın gövdesinden.
Beyaz kristallerin,
Uykular kısık renkli lambalarda seğirir
Bu olur olmaz kaldırımları çalımlar ayaklarım
Sisli bir yağmurun arasında seni beklemenin
Bilirim bu dar zamanda vakti değil
Bütün vaktimi çeldin hayat
Şakaklarımda izler bıraktın geçilesi gözler
Ezgili bir besteydi sanki zaman
En damarından nameler çaldı ruhumu
İnceldiği yerden hayatımı koparacak kadar
Artık ayrı bir yolun yolcusuyuz
Vaktim yok inan!
Alkışlar çoktan çalınmıştır,
Satırlar kundaklanır kitaplarımdan.
Yerde kaygı, gökte umut,
Yeşersin de yağsın üzerimize bir bulut.
Unutalım bizden öte ne varsa,
Var olmuşken varlığımız,
Kendiliğinden mi oluyor bu doğa sandığınız.
Şimdi sabahın beşi
VE gecenin hangi yarısında yumuldun dünyaya bilinmez
Sıska kalemin çırpınarak bir sayfaya değdirdiğinde başlar hayat
VE takipsiz bir söyleşidir yüreğinden damıttığın harfler
Ben inanmıyorum saniyelik rüyalara
Senin derinliğin saniyelik rüyalara sığmaz
Heybemde, kursağına dokunacak kırıntılar var
Geçmiş, surlanmış çeperlerimde göller biriktirir
Gönlüm artık ne çatıdan kerpişten bir ev arar
Arşın saadetine çakılacak bir çivi gibiyim
Seyirsiz bir gece,
Mehtabın mürekkeble boyandığı.
Soluk soluğa kalır adın sen bilmezsin,
İçinde bir lavın yandığı.
Düğüm düğüm ,
Kor karası bu ayrılık.
Üfledikçe kızıl, zamanla bitik.
Toprak üstünde, bir müddet kalıp,
Kalıptan kalıba koyulan biziz.
Ey vademin vedalı kuşları!
Bir mehtabın yüzü gözükür
Kuyu diplerinde
Bir de gün yüzüyle kararan yanı
Anlamış değilim karanlıklar mı aydın
Aydın olanlar mı karanlık bu dünyada
Köşe başlarında hıçkıran bir kadın
Başarılar, sevgili kardeşim.