Sen olmadan topladığım bağımdan
Yalnızlık pençesinde kıvranırım
Gözlerinle duman inmez dağımdan
Adınla dilim dilim doğranırım
Eskimeyen ben
Ay yanar alev alev, içimde sen yoksun
Yabana düştüm bu yerde, yollar dikenli
Şimdi hayat ağır ve zor bir de sen yoksun
Evim çorak, gelenim yok, kullar dikenli.
Söyle sevgili!
Kış ağarınca saçlarında
Hatıranla yâd eder misin beni?
Açar mısın sayfalarını geçmişinin?
Anlatır mısın o ezik dakikaların hatrına;
Kaygılı bir bekleyişin getirisini?
Ey!
Korkumu bekleyen serseri ruhlar
Sanmayın, derdimiz bizi öldürür
Yalınız kalsak ta bu son seferde
Bir el, dokunarak son kez güldürür.
Sevda burcunda sesin, çağlayanlar gibi gür
Çağırırken kalbimi, eyleminde dengeli
Irmaklar kadar deli, ırmaklar kadar özgür
Fışkırırsın içimde, aşarak her engeli
Sözlerin muştu sanki; yedi buğday başağı
Son bir selam veremeden
Sükûtu mu seçtin yâr?
Üç beş kelâm edemeden
Üstüm basıp geçtin yâr
Soylu Nöbet
Sevgili!
Gönlümün dünyasına daldım yine derinden
Kırmızımsı bir hüzün akıyor gözlerimden
Bürüdü dünyamı aşkın ateşi,
Yangın ki; yayıldı damarlarıma.
Sıçrasa eritir Ay ve Güneş'i,
Savruldum Amasya'm bulvarlarına.
Şehrin baş ucunda saat kulesi,
İzlerinde acı gördüm, yüreğim
Tenhalarda ikibüklüm dardadır
Mahpushane köşesinde dileğim
Kanatlanıp uçma izni yârdadır
Bütün ızdıraplar biten an olur
Ey dost bildiğim!
Ben, seni su gibi okurken
Tazelendi gönlüm, yeşerdi
Dal budak salındı içime
Börtü böcek alındı içime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!