Çiçeklerin Nergis'i, bağlarının özüsün
Aşk yangını olanın alevinin közüsün
Güneş bakışlı bir yâr, gözleri kamaştıran
Şairlere ilhamsın, şiirine sözüsün
Ey Gül çehreli yârim! Bu cefâyı aşk neden?
Yüreğimde ki adın seni terennüm eden
Zühre yıldızı mısın? Bir nazarın hoş devran
Lale Sümbül kokunla kalbimin üstü duran
Musluğu sökülmüş çeşme başında
Suyu bekler gibi bekledim seni
Dalları kurumuş öksüz vatanda
Çilemin üstüne ekledim seni
Kurak toprak, gözyaşını beklerken
Yüreğimde yokuşların mührüsün
Gözlerime dolan sevda nehrisin
Bekleyişim nedenisin, mihrisin
Bitkinliğim senin olsun sevgili
Zan, yükündür, kelepçeyi takarken
Selam sana Mehmet'im!
Aşkın ocağından, şefkatin eli
Sabahların kalbe dokunan yeli
Geceleri korkutur yollarına düşen izlerin
Azgın fırtınalarda sığınağısın denizlerin
Ey sıcaklığına sokulduğumuz, korkusuz nefer!
Duygularım harap, yorgun haldeyim
Aşkın tuzağına düştüm, yerdeyim
Eski hikayede, kırgın dildeyim
Gözlerinden esen yel yutar beni
Kalbimin damında korku izleri
Sen geldin
Bozgunumu, vurgunumu getirdin
Kurak iklimini, bir çöl soğuğunu
Ve kalbimin zindanına terk ettiğim
Gül kokunu getirdin
Sarıkamış'ı Anlat Bana
Gördüğünden haber ver
Sarıkamış'ı
Yitiğimi anlat bana.
Dünyamı eskiye devirmeliyim
Sayıklamaların durdurmak için
Hülyamı tersine çevirmeliyim
Zaman saatini kurdurmak için
Derdimi sardım teline
Meramım verdim diline
Hastayım düştüm eline
Yoluna düştüğüm şahım
Yaralarım sarar mısın?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!