Alnımı alnına koy, öp seccadem!
Seherine gelmek benim iradem
Kucakla kalbimi, benim, bir âdem
Sevgiliye sesim çıkıyor, cılız
Gecem ki; kötürüm, küf kokan zindan
İstanbul, düşümde yaşarım seni
Arınırım geçmişini anarken
Tuzaklardan pay ederler hisseni
Gök kubbende kandillerin yanarken
Suretin kıskandırır akranların
Ellerinde merhamet biriktirip de gelsen
Sevgi atmosferinden tutam tutam dermeye
İnci gibi yüreksin, belki en güzel desen!
Nihayete doğrulup mektubunu vermeye.
Gözleri ağlayan sevgi dağının
Akarken yaşları dereler dolar
Bu puslu havada yanmaz ocağın
Kenar taşlarına Baykuşlar konar.
Anlamış değilim insanoğlunu
Kuşku denizinde çırpınıp durur
Çaresiz zannedip bekler sonunu
Kahreden acısı dağları bulur
Bohçalanmış bekleyen dilekler için
Taşırken yılları sırtımda iz’ler
Anlatır, hayatın darağacını
Dökülen damlalar yüzümde gezer
Doldurur gönlümün dağarcığını.
...................................................................................................................................
Bu gün yoksun
Gün yok
Karanlıklar benimle
Ay bakışlım gel, muştula yollarımı
Gözlerimi yollarında kaybettim
Bulamıyorum
Masallara konu olan sevdamsın
Aşıkların sonu olan sevdamsın
Rüya gemisinde saklarım seni
Hayatımın donu olan sevdamsın
Susmak benim tek kusurum bilirim
Gizliden gizliye sevda sürünmek
Çözümsüz düşlerin habercisidir
Pervasız geceden yâre görünmek
Titrek tavırların tam ercesidir
Dilin yitiğidir yaşanmayanlar
Şiir ruhlu bir adamım, ben
İçimden dağlar yükselir
Çıkarım yamaçlarına her gün
Ruhum aşkın peşinde, nefesinle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!