Kaç diken tutmuş yorulan ayağı
Uğraşsan çıkmaz kanarken şakağı
Puşttan konuşan kahreden kırağı
Uyanık ol sen radar kurmuş ağı.
Namerdin merde borcudur uzanan
Altıncı his, feraset
Hisseder ilhamıyla
Keskin bir bakış
Havada dolanan
Renksiz koku
Doğru dokunuş insana
Rüyalarıma giren cennet bağı bir meyveden
Davetiye, arzu var, mavi estiren yelinde
Mıknatısdır çekiyor, şehvet kokan işveden
Nefisden şeytanların; gizli tuzağı elinde.
Riyakar, yalan diller büyüsünden iblis sana
Sarımsaktan kokular
Kalbimi inletirken
Aynasından gözüken kaç kişi kaldı acaba?
Fesat hayat, mezat hayat
Olma sen!
Dik dur sakın eğilme.
Ateşin külünü bülbülde ara
Gülşenden bahçesi kanayan yara
Onurlu duruşlar olmasın kara
Kalbimi ustası, kimsesi sara.
Nefessiz adımlar bırakır dara
Yürürken adım adım
Gül yolunda dikenler
Alı sevmek kolay mı
Kanatıyor elini.
Gönül diyarımda
İsyankar gönlüme uzat ellerin,
Ateşin ısıtsın, gözlerim kurur,
Kaybolan yıllara atsan kementin,
Hüznümün bahçesi bülbüle durur...
Kaç bahar geçmişti sensizlik bir kış,
Gecenin sırtında oturan kambur
Bizansı çeviren karanlık bir sur
Şafaktır söktüren aşk ile sen vur
Aydınlık koşturan ışıktan bir nur.
Çölünde matemin çıkmıyor karan
Gözlerinde ışık, aşıksın bana,
Konuşur adalet, sevgiden yana,
Çeşmenin suyunu içerim kana,
Yüreğim çıkıyor, daralıyorum.
Seyreder içinden beni de oyar,
Gönül sayfasında ararım diye
Mazinin yaprağı ismine hece
Vefasız çıkmıştın unuttun niye
Anılar canlandı, hüznüme gece.
Hatırla sevgili, hatırla beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!