Miçolar kamara keyfi yaşarken,
Çarkçısı dümene geçmek istiyor!
Dümencinin aklı baştan taşarken,
Miçoları tek, tek seçmek istiyor!
Ha bir’e vermişsin oyu, ha bin’e,
Bu dünyaya beni nasıl getirdin,
Besleyip, büyütüp asker yetirdin,
Vuslata ermeden ömrü bitirdin,
Şehit olamadım, kahroldum annem!
Hissederdin taşa değse tırnağım,
Ne savcı kalırdı, ne de bir yasa,
Özünü bilseydi şu insanoğlu!
Korkmadan şahsını bir yargılasa,
Ne gam kalırdı; ne zül, ne tasa!
Şahsını bulsaydı şu insanoğlu!
Bu gurur, bu kibir, inadın neye?
İnsan ol, ey cahil gönlüm insan ol!
Boşuna aldanma, aldattım diye,
İnsan ol, ey gafil gönlüm insan ol!
Gönlünü sevgiden, arıtma sakın,
Elimde hazırım bitsin diyorsan,
İşini, eşinden kıskanma yeter!
Evimde huzurum gitsin diyorsan
İşini, eşinden kıskanma yeter!
Sular bulanınca sanma durulur,
Rabbim Allah benim, kitabım Kur’an,
Dinimi sorarsan işte ben buyum…
Muhammed Mustafa kalbimde her an, (s.a.v.)
Önderim sorarsan işte ben buyum…
Başkası var mıdır demeden daha,
Bir vakitler bir derviş gider tıraş olmaya,
Vur berber efendi, der; usturayı kafaya.
Usturayı yavaşça yürütür kafasında,
Kesilen saçlarını siler her defasında!
Tıraşının yarısı henüz olmuşken tamam,
Bursa kent meydanında sesler yükseldi arşa,
Gök kubbeyi oynatan, Bozkurtların sesidir!
Çaldı hücum borusu gençler yöneldi marşa,
Kulakları çınlatan, Bozkurtların sesidir,
Şafağı aydınlatan, “İktidar Müjdesi”dir!
Yaradan aşkına bakın şöyle bir,
İnsanım diyenler, insan ne halde.
Yanan kalpler, gören gözler nerdedir,
İnsanım diyenler, insan ne halde.
Kimileri, yıldızlarla yarışır,
Aradığı edebi bulamamış şiirde,
Utandırıp cümleyi ağlatıyor ahirde,
Hece hüsrana uğrar gecedeki kahırda,
Belli ki rahat değil İlhami hitabından!
Şairlere ders verir insanlık kitabından…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!