İnsanları ayrıştırıp dediler bir kısmına koyun
Koyun ki bahane, oynuyorlar oyun içinde oyun.
Derler,bu dünya ikimizden birine fazlaymış güya
Gerçeklerden uzak, görüyorlar rüya üstüne rüya.
Varalım dost havzasına
Yüz sürelim ravzasına
Son ver kardeş kavgasına
Gel gidelim dosta gönül
Her doğan ki, bir gün ölür,
Neden düşman oldun bana
Ne yaptım ben sana?
Anladım
Hiç iyilik yapmadıklarımın
Neden dost olduğunu bana.
Bu dünya,girişi çıkışı zorunlu olan
Kapıları açık İki kapılı bir handır.
Ömür olsa da kapılar arasından akan
Girişin sebebi akmak değil,imtihandır.
Temizledi rüzgâr aynayı
Baktım parlamış aynaya
Seyrettim oradan dünyayı
Orada iklimler,mevsimler,
Renkler,ahenkler…
Bir ilkbahar sabahında ıslak bir kederle
Bindim iki istasyonlu bir yolcu trenine.
Yol aldm ben yıllar yılı mutlak bir kaderle ,
Fren yok bu trende, inilmez basıp firenine.
Oturdum bir cam kenarına,düzelttim aynayı
Denizin üstü masmavi
Boncuk gibi…
Sakin,
Dünyanın altı gibi;
Fakat dibi,
Cıvıl cıvıl!
O ki yüceler yücesi Allah’ın habibi,
Parlardı daim alnında nûr-u Muhammedî.
Göçünce Âmine,dendi ona dürr-i yetim
İltifat Etti Zülcelâl ve dedi“habibim.”
Düşümde gördüm dün gece seni
Gözlerinin içi gülüyordu.
Bir şeyler satıyordun pazarda
Derken başlamıştı gün yaşlanmaya
Hava karardı ,gün gözlerini yumdu
Ve kimse gelmiyordu seni almaya.
Gelmemişse ecel, insanı kimse deviremez,
Gelmişse hüküm, onu kimse geri çeviremez.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!