Büyüyor şu yüreğimde benim aşk-ı vatan
Bu öyle bir aşk ki görmedi mislini cihân.
Vatan yolunda can ok gibi doğruluk ister
Vatanımın uğruna bin canım olsun kurbân.
İlkbâhâr oldu şu deli gönlüm gülmedi gitti
Güz oldu ey yâr kıymetim bilinmedi gitti!
Ahımla ördüm ben saçlarımın örgüsünü
Ayağıma takılan saçların çözülmedi gitti.
Gençlik;
Bir esimlik yel,
Bir içimlik su,
Bir atımlık kurşun,
Bir mevsimlik gül…
Yaptıkların alnına yazılacak,
Kıyamet günü mizan kurulacak,
Hepsi de senden bir bir sorulacak,
Gel gönül kimseyi seçici olma.
Kimseciklere yükseklerden bakma,
Hiç ağlamayanlar,yüreği taş olanlardır
Mel’un gibi.
Boğulur ağlayanların gözyaşlarında bir gün,
Hayatında bir kere bile ağlamayan
Ve denizin gözyaşlarında boğulan
Firavun gibi…
Yüzüne gülümserken kabir
Nedendir yüreğindeki bu kibir?
Neden kusuyor yüzün öfke ve kin?
Ölüm takmışken boynuna zincir
Ey nefsim!
Eylül,
Hüznün diğer adı
Artar sende kalabalıklar
Sokaklara iner yapraklar
Gözyaşımda yüzer balıklar
El sallar gözyaşına kalabalıklar…
Kahve gözlerini sevdiğim dilber!
Ak tebeşir tutsun hep ak ellerin
Güzellikler söylesin hep dillerin
Hak önünde hep dik dursun bellerin
Sararıp solmasın e mi güllerin!
Ey gemi!
Haydi demir al!
Uzaklara,çok uzaklara gidelim,
İnsanların olmadığı yerlere…
Orada kuşlar,
Mutluluktan sarhoşlar!
Sıfatın adı da olmuş ön ad,
Uçurmuşlar takmışlar da kanad.
Fiile demişler, olmuş eylem,
Bilmiyorum doğru mu bu söylem?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!