Hiç ağaç olur mu demeyin taçsız yapraksız,
Domates bile yetişiyor tozsuz topraksız.
Ş’ir yazılır mı demeyin ölçüsüz uyaksız,
Yazdım ben güzel oldu,hem de çok güzel oldu,
Hem kafiyesiz, hem ölçüsüz, hem de duraksız.
Ben bir deniz olsaydım,
Bana koşardı ırmaklar
Dağ taş aşarak.
Hasret giderirdi sularımız
Kucaklaşarak.
Dertli dertli n’çin ötersin ey bülbül!
Senin de benim gibi derdin mi var?
Yine mi reddetti seni zalim gül?
Dilerim kırsın dallarını rüzgâr.
Dün hicranımı duyup yâri andım
Şimdiki üniversite mezunu
Gençlerin,zenginlerin ve
Burnu Kafdağı’nda olanların
Hepsinin cebinde birer dev aynası…
Hep ona bakıyorlar.
Gömmüş deve kuşu gibi başını kuma
Kendini güvene aldığını sanır
Sormayın ona dünyanın ahvalinden
Aklını da tatile çıkarmıştır süresiz
Haberi yoktur olan bitenden.
Vururken yüzüme sıcacık güneş,
Yeşil mercan dalların arasından.
Tutsam o yarin siyah perçeminden,
Öpsem iki kaşının karasından.
Yüzer iken havuz içinde sandal,
Bilirim Rabbim sen nicesin,
Yücelerden daha yücesin,
Gören gözlere hep âşikar,
Kahve gözlerini sevdiğim güzel,
Gözüne bakmaya kıyamadım ben.
Kuşatamaz seni ebed ve ezel,
Yüzünde benleri sayamadım ben.
Aşkıyla yolunda yeksân olduğum,
Bir taş attım ben güne
Gün düştü avucumun içine
Aldım götürdüm onu köyüme
Doktor giremez artık evime…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!