Ölünce iki metre kefen bezi,
Bindirirler tahta ata sizi
Tahta atın üstünde yata yata
Rahvan gidersin hava ata ata
Gelir müezzin sessizce başına,
Bir bir bir bir bir…
Allah bir
Peygamber hak
Bayrak bir
Vatan bir
Millet bir
Nerdesin! Bu dünyada eğer sen yoksan gülüm!
Bu alçak,maskeli dünyayı ben ne yapayım?
Sen yoksan yaşamaktan güzeldir bana ölüm.
Sensiz; günü,ayı, yılı,ben ne yapayım?
Anarım adını her seherde,hece hece,
Eski bir dostumla karşılaştım baharın ilk günü
Alev gibi bir hasretti duyduğum.
Hasretle gözlerime baktı,
Oturduk çay içtik bir kafede
Bakışları bahar gibi sıcaktı
O bakışlar… Alev alevdi!
Kaybolan anılar tarihinin son kalesi
Tuna’dan su içerdi al atların yelesi
Ey Balkan ufuklarının parlayan yıldızı
Andıkça adını, ağlar içimdeki sızı.
O kahve gözlerin, bana atadan yadigâr,
Estikçe misk kokunu getirir bana rüzgâr.
Âsûde,
Ne lapa lapa yağan kar,
Ne Balkanlar’dan esen sert rüzgâr,
Dondurmamıştı beni yokluğun kadar.
Senin yokluğunda inan bakmadım kızlara,
Adını yazdım,güneşe,aya ve yıldızlara
Yılana şirin görünür yılanın yavrusu
Kıskandı o gözlerini benden çağlayan su.
Can atar toprak, koklamak için güllerini
Çırpınır yıllardır tutmak için ellerini.
Bilmem neden kesti haramiler yollarımı?
Aşk ölüm gibidir.
Belli değildir ölümün
Ne zaman, nerde, kaç yaşında, nasıl geleceği..
Ölüm gelince nasıl, bir nefes bile tehir edilemezse
Azrail’e “bugün git,yarın gel”denilemezse
Gelince aşk,bir gün dahi tehir edilemez.
Bugün yirmi şubat…
Havaya cemre,yüreğime buz düştü.
Sonra suya,daha sonra da toprağa düşecek,
Su ve toprak da ısınacak…
Bademler çiçek açacak…
Fakat benim yüreğim buz tutacak
Allah bir,
Peygamber hak,
Vatan bir,
Devlet bir,
Bayrak bir,
Millet bir…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!