Kahve gözlüm,tanımak istersen beni
Bakıver şarkıların âhengine.
Unutmuşsan gözlerimin rengini
Soruver şu gözlerinin rengine.
Esti Balkanlardan tatlı bir rüzgâr
Uçuyor beyaz bir kelebek gibi kar
Beyazlar giyinmiş bir melek gibi kar.
Bir çocuğun ruhu kadar saf ve temiz
Yayılır yerlere bir döşek gibi kar
Bilmem neden ağlar?
Görmedim ben hiç güleni.
Gelen ağlar,giden ağlar;
Analar ağlar,babalar ağlar;
Âşık ağlar,şair ağlar,şiir ağlar;
Aç ağlar,tok ağlar,çıplak ağlar.
Eskiden kuşlar gelirdi küme küme
Ağaçtan ağaca konarlardı.
Pencerenin önüne gelirler,
Sabah şarkıları söylerlerdi
Gökkuşağı renginde.
İki tane limon ağacı diktim
Büyükçe saksılara
Balkona koydum.
Suyunu veriyorum,
Gübresini veriyorum,
Güneş alıyor.
Yıllarca uğraştım,
Şu kadın denilen denklemi
Ne çözebildim,
Ne de üzerini çizebildim.
Havale ediyorum matematikçilere
Matematikçiler çözsün…
Geldim yine senin kıyına
Seninle etmek için sohbet.
Ey mavi deniz!
Var herkesin,kardeşi,amcası,dayısı…
Ne anam ne babam,ne kardeşim,ne yeğnim…
Geleceğim yer sadece deniz kıyısı…
Annem çocukluktu.
Annem mutluluktu.
Sabah erkenden kalkar,
Pencereyi açardı…
Her taraf pırıl pırıl…
Üzerimizden yorganı atardı.
El çektim gayrı oyundan, eğlenceden, meyden,
Sırlı nağmeler dinliyorum ben artık neyden.
Dünya derdiyle akıp giderken fani ömrüm,
Haberim olmadı benim bu esrarlı şeyden?
Eritti ruhumu ruhundaki derûnî ses,
İçim sıkılıyor bugün gecenin ucunda
Zor nefes alıyor yüreğim göğüs boşluğunda
Bir hüzün var karanlığın dudağında…
Uzaktan bakıyordu bana ay,çok uzaktan…
Ama yıldızlar kümelenmişti penceremin önüne.
Yakıyordu yüreğimi bir ateş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!