efkarımı yanıma aldım gidiyorum
cebimde ki bozuk param kadarsın
yolum üzeri gireceğim bir meyhaneye
içip seninle bir güzel eğleneceğim
dolduracağım kadehime hayalini
dudaklarımda ıslanacak düşlerim
O yıllarda şehirler, sayılı mahallelerden müteşekkil evler iç içe dar sokaklarda sırt sırta yapışık toprak damlı geniş avlulu, avlunun etrafı yüksek duvarlarla çevriliydi. Evler bitişik olmasına rağmen komşu komşuyu avlu duvarlarının yüksek oluşundan bir birilerini göremezlerdi. O yıllar öyle yıllardı. Eşkıyanın arsızın ursuzun kol gezdiği yıllardı.
Musa Efendinin konağı bu mahallelerden birindeydi ama o evlerden değildi, benzemiyordu, onun evi bir konaktı. Musa efendi seksen küsur yaşlarında, muhitinde sözü dinlenen, ilmiyle hoş sohbetiyle itibar gören, mahallenin ileri gelen eşraflarından birisiydi. Asmalı sokağın köşe başında bulunan cumbalı konağında, kalabalık ailesiyle birlikte yaşıyordu.
Musa efendinin konağı asmalı sokağa cepheliydi ama, diğer evlerin tersine avlusu ve bahçesi konağın arkasında ve yüksekçe taş duvarla çevriliydi. Avlunun biraz ötesindeki bahçede korunaklı ve bakraçlı derin su kuyusu, sol tarafında zer zeminli kileri, konağın fazla eşyalarının saklandığı bir de salaş deposu vardı. Avlunun sağ tarafında halayıkların yaşadığı müştemilatı, bahçenin sonlarına doğruda evin ihtiyacını karşılayan büyük baş, küçükbaş hayvanların ahır ve samanlığı mevcuttu.
Sivil uçak askeri hava alanına indi, yolcular uçaktan iner inmez görevliler onları bitişik barakaya aldılar. bagaj uçaktan indirilesiye gelen yolcu bekleme salonuna alındılar. giden yolcu bölümünde yolcular bagaj teslimi yapmış bulundukları yerden, alana açılan küçük bekleme bölümüne alındılar. bilet kontrolleri yapıldı, bagaj işlemleri tamamlanınca uçağa binmeleri için görevliler kapıyı açtılar. yolcular sıra halinde tel örgü kenarından uçağa doğru yürüyorlardı.
Yolculardan Mehmet bey ve arkadaşları bir ses duyup sesin geldiği yöne doğru baktılar. tel örgüye parmaklarını geçirmiş sanki nezaret hanede alı konulmuş zanlı gibi, avazı çıktığı kadar bağıran iri cüsseli şişman bir adamı gördüler. adamın yanında kucakları paketlerle dolu iki adam vardı. geri döndüler tel örgüye doğru koşar adımlarla adama yaklaştılar. iri yarı şişman adamın kim olduğu yaklaşınca belli oldu. o kişi Sabahattin beyden başkası değildi. buram buram terlemiş nefes nefese kalmıştı. biraz mahcup çekingen bir tavırla Mehmet bey dedi;
- Size layık değil ama bu yörenin ürünlerinden kabul edin lütfen. çam sakızı çoban armağanı afiyetle yiyin efendim dedi. paketleri taşıyanlar ellerinde bulunan paketleri tel örgü üzerinden verdiler. bu arada kuyruk girişinde bekleyen hostes çabuk olmaları için el hareketi ile uyarıda bulunuyordu. Sabahattin bey, uçağı bekletmemek için tel örgü dışından sözle vedalaşarak geldiği yöne doğru adamları ile birlikte gözden kayboldu.
eskir mi hiç anılar
gönülden gönüle gider gelirler
sanırsın yaşanmış antik şehir
sanki bir zamanlar
bazıları yaşanmışlığa değer
bazıları yürek yakandırlar
Sevdanın kökünde yaprağında tevirlerim
arar bulur bağda bahçede bir güzel
eğirir büker kirmeninde ip eder
kaynar kazanda fokurdatır bir güzel
tokuşlar arındırır çay yunağında
sarar umutlarımı yumaklar bir güzel
Kaşları hilal kirpiği asma
Üzerine giymiş yeşilden basma
Kahpenin kızı anadan yosma
Derdimin dermanı olmaz bu güzel
Onu alan kıymetini bilmemiş
belli kafaya koymuş gidecek
gitsin gide bildiği yere kadar
dur demiyeceğim
giderse dönmesi zor olacak
yolun nihayetinde kalması da
ama biliyorum dönecek bir gün
Bir daha diyor kıpır kıpır ediyorsa yüreğin
bırak dudak aralığından fısıldasın
şelale olup dudaklarından dökülsün aşk
şöyle ağız dolusu gürleyerek
seviyorum desin delicesine
coşkun akan sevda seli gibi
Önce gövdemi sonra başımı
Kömürden gözümü kalemden kaşımı
Burnumu havuçtan yaptınız
Bere ile örttünüz başımı.
Gözlüğümü mert'ten atkımı ipek'ten aldınız,
Kötülükleri süpüreyim diye yanıma,
Oğlum
Oku oğlum her şey olur azimle
Cahil kalıp benim gibi ezilme
Münevver adam ol görem gözümle
Cemiyete hayrın dokunsun oğlum
evime gazadan dönen kumandan edasıyla
eğerli ata binermişçesine bindim gelen taksiye
gözlerimi sır kapısından su gibi akan yola çevirdim.
Yolun açık kalemin keskin olsun olsun arkadaş