Akantus yaprakları dökülüyor tacından
Ardın sıra topluyorum
Kuraklık sonrası yağmura kucak açar gibi
Ne çabuk çektin ellerini yine üzerimden
Bilmiyorum yüreğinde hiç bir keder taşıyor musun
Uçan payandalar getirsinler isterseler
Artık her şeyi yaşadık
En içten gülüşleri
Ağlatan hüzünleri
Yazların gelişinde
Ve sonbaharın ilk günlerinde
Hatta mevsimlerin değiştiği gecelerde
Ağıtlar yakılmış ateşler etrafında
Terk-i diyar eylediğin
Duvarlarına yoksunluk sinmiş kentlerde
Neresinden baksak kavuşmak sanki bize yasaktı
Son ümit kırıntılarını tarumar eden
Şiddetli rüzgarlar ıspatıydı
Bir daha böyle düşme sakın
Tutamazlar saçlarının eriminden
Sen yalnız bir kızsın
Düşlerin yalnız büyür
Ellerin incinir kar tanelerinden
Seyrimde ağlar gülüşün
Canına can saymadın beni
Serimi gördüm
Her mızrağın acısı uğradı kalbime
Topladım ellerimi
Gitmek istedim
Yeryüzü suları mühürlendi
Okların başı yeryüzüne yöneldi
Sinem bu kez korkusuz değil
Gökten yağan bulutsu karanlıklar
Bir hareden doğan yalnızlığımda katmerlenir
Kurşun işleyebilen gövdemi dinliyorum
Gözlerinin arasından akıp giden şu ender zamanı durdursana
İçimde devinen bu fırtınaları durdursana
Hadi durma
Parmak uclarındaki ölü bedeni uyandırsana
12/12/2017
Narin ayakları iz bırakmadan kumsalda
Uzaklaşıyordu göle inen serinlik
Irak ettin mabedimi
Bu salgın en çok beni tüketti
Geri dönülemeyen aşklar varmış yeryüzü ayetlerinde
Ben unuttum okumayı
Bir eyvana çıkmış yolum
Üç yanım sersefil
Ben ne günler gördüm
Dağlarının yaza bakan yüzü güzeldi mesela
Gölgemin geçici serinliği kayboluncaya dek
Güneş iyice alçaldı
Öyle bir yerdesin ki
Yüzün hep batıya bakıyor
Artık alabildiğince yol senindir
Kutsanmış güzelliğin sana en büyük hediye
Suyun aksini bozar benim suretim
Senin gibi değilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!