Sen ansızın çıkagelince bir gelinciğin gözlerinden
Ben bir daha dönemedim dağlara
Sonra kokun işledi nefesime ince ince
Bak, bir daha şiir yazamadım geçmişime
Varlıkla yokluğu sınamadım sonraki günlerde
Unuttum sensizken neyim var, neyim yoksa
Eski bir hayattan kalmadır acısı
Yüreğinin en kuytu yerinde filizlenir
Bu yaz da çıkıp gitti aramızdan
Bir yudum çayın buğusuna gizlenmiş
Güzelliğini izleyemeden
Ki bazen bir dağ eğilirdi önümüzde
Saçlarında parlak renkler dinleniyor
Koyu karanlık ruhuma
Körpe filizler ekiliyor
Göz gözü görmeyen ince bir ışık altında
Seninle karşılaştığımız o ilk kaldırımdan beri
Gün batışı matemini hatırlatan
Esrimis kağıttan kayıklarım
Yüreğim sersem
Dağılmış eşyalarım
Kimsesiz bir çocuk gibiyim ardında
Eskitemez zaman
Nice revnaklı geceleri sen varsan
Sana sarılmanın gülen bir yüzü var
Seni sevebilmenin bir tasviri var
İlkin Levni’nin Sürname-i Vehbi’ye can veren resimlerinde görülmüştü
Sonra Necefli hattatların dilinde dolaştı
Bir muştuydu
Letafetinle can bulacak sonsuz resimlere
Hiç bir günah gizli kalmazmış
Artık usladım
Yalancı sevda sözlerin gibi
Daha o gün anlamalıydım
Birşeyler eksikti
Kuşlar böyle uçmazdı
Ezilmiş kasımpatılara bak
Güneş hala tam üstümüzde
Çiçeklerini öptüğüm kayın ağacı
Yollarını çevreleyen erguvanlar
Helezonlar çizerek ufukta kaybolan
Bir ışık halesinde kaldı
Gölgeler görüyorum kirpiklerinde
Döngüsel bir çaresizlikten bakıyorum
Cesetlerimizi toplayabilmek için
Sanıyorum yeterince zaman geçti
Onca ayrılıktan sonra
Bir daha gelmeyecek sesin
Boğuluyorum
Ellerin çok uzakta olsa da
Keder çizgilerimi saklayamıyorum yüzümde
Bir merasimle uğurlamıştık kayıp günleri
Yürüyemiyorum
Geriye dehlizler kalmış
Değişen ne oldu sen gidince
Yine ağaçlar kesiliyor ormanlardan
Yine madenler sökülüyor yerin kalbinden
Ne değişti sen gidince
Esmer bir çocuk ağladı
Müzeler bir süreliğine kapatıldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!