Ben meyus bir utkuyum
Direksiz bir kubbeyim
Aşıklar ve ölüler için
Ben karanlığın yegâne kaynağı
Serencamı olmayan yol,
Henüz sökülmeden izlerin
Dünyanın aydınlık yüzünden
Kalbimi kara bir yılan gibi saran
Bu yalnızlık beni boğmadan
Doğrulayım doğan güneşle
Dizlerinden yıldızlara kadar
Sana çiçekler getiremedim
Sesim boğuktu
Seslenemedim
Yadsımadın oysa
Yüzüme bakmadın
Kalbin hiç hızlı atmadı
Sana çiçekler getiremedim
Sesim boğuktu
Seslenemedim
Yüzüme bakmadın
Kalbin hiç hızlı atmadı
Yan yana asılı duran iki kelimeden farksızdı
Atların nefes nefese kalmasıyla
Karanlıkların aniden uyanmasıyla
Aldatmasınlar seni
Gökkuşakları ufka yönelen bakışlarından bir işaret bekler
Rengarenk mercan kayaklıkları
Sualtı cennetine çağırır
Ellerin koynunda yüzün karşı kıyıda
Mevsim ne bahardı ne de sondu
Bir sevinçle her gün su verdiğin minyatür ağaçtan
Yaprak yaprak azalmışım
Bir garbi yeli çıkmış
Bütün gazeli alıp götürmüş
Şimdi bir ateş yanarsa
Karla kaplı dağlarda
Elbet soğuktan nasibini alır
Şimdi bir pişmanlık düşerse ellerine
Ağrı Dağı kadar bir yük kalmıştır omuzlarıma
Kekremsi bir tat kalmışsa dilinin ucunda
Sana dönüyor bu yorgun yüzüm
Seni anımsatıyor azat kuşları
Serendip Adası’ndan ta Acem Yurdu’na kadar
Çileli yolculuğu bu ömrümün
Deniz soğuktur belki hala kıyılarında
Hareler çizilmiş kaderime ta ezelden beri
Dört duvarla tahkim ettim kalbimi senin için
Ağır aksak toplayarak çocukluğumun ağıtlarını
Ve kemendine bağlanarak eşsiz gözlerinin
Elimdeki asamı bir duvarın yalnızlığına emanet ettim
Aşkımı sana
Islak asfaltlarda yürür müyüz sence
Kar yağmasa da olur
Bazı mevzuları geçelim
Bazı mevsimlerden geçelim
Kiraz çöplerinden bir taç
Çiçeksiz olsa da




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!