Yolun düşerse değil, yolun düşsün;
Ayda yılda bir olsa da, çık gel gül’üm.
Gündüzleri hayalim, geceleri düşümsün;
Varlığın mutluluk, yokluğun zulüm.
Senden gelen her şeye razıyım;
Bir İstanbul sabahı alır beni benden…
Hayal kurdurur yaşamın her renginden…
Gönül kuş olup uçmak ister kendiliğinden…
Bir sevda kurşunu vurur beni yüreğimden!
Bir İstanbul sabahı uyanıyorum aniden…
Varlığım seni rahatsız ediyorsa,
beni yak; küllerimi rüzgârlara savur.
Eğer ki için hâlâ soğumamışsa,
topla küllerimi, yeniden kavur.
Yokluğum seni mutlu edecekse,
Gözleri İstanbul kadın..
Bakışın bir mavi yangın..
Şarap mıydı? Dudakların..
Esrik gönlümde yıllandın.
Bir sabah uyansam, dünya güllük gülistanlık olsa…
Bir mucize olsa, insanlar mutluluktan uçsa…
Bir sabah uyansam, herkes dünyada aynı dili konuşsa…
Bir mucize olsa, kalpler sonsuza dek aşkla atsa…
Bir sabah uyansam, insanlara kanat takıp uçursam…
Bir yaz yağmuruna yakalanmıştık el ele seninle ansızın…
Sırılsıklam bir şekilde yürüyorduk durmaksızın…
Gökkuşağı altında dilek tutmuştuk ikimiz…
Hiç ayrılmasın diye kenetlenen ellerimiz…
Gözlerimin önünden gitmiyor sana özgü gülüşün!...
Bu gece yine uykusuz kaldım
Seni düşünüp maziye daldım
Bazen güldüm, bazen ağladım
O anları adeta yeniden yaşadım
Sensiz doğan güneşin,
Sensiz aldığım nefesin,
Senin olmadığın yerde
Canı cehenneme herkesin!
Hasretin ateş püsküren bir dev,
Özlemin içimde sönmeyen alev.
Sensiz zindan bu şehir, bu ev,
Canım yanıyor, dön yine beni sev.
Sorma bu aralar, hiç iyi değilim,
(Sevgili eşime, kalbimin en derin yerinden…)
Sensiz nefes almak, yaşamak değil…
Resimlerine bakıp avunmak teselli değil…
Gelsin artık canımı almak için Azrail…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!