Bilmem gönül, / seni taşa çalsam mı
Yoksa ateşlere / atıp yaksam mı
Sevdalanıp / ayrı düşmek yasa mı
Neler çektim, / gönül senin elinden
Bir çift tatlı / söze aldanıp kaldın
"Aşk, yürekte tutuşan, söndürmesi zor bir alevdir."
Ateşsiz, dumansız ben için için
Yanıyorum imansız senin için.
Aşk diyorlar adına bu yangının,
Yetiş imdadıma aşkına yandığımın.
"Sevgi, suskunlukla değil, sözle büyür."
Meğer ben ne büyük bir aptalmışım…
Ataerkil davranmayı marifet sanmışım…
“Neymiş” erkek adam sevgisini belli etmezmiş…
Hatırlıyorum! Babam anlatmıştı bir keresinde!
Altın sarısı saçlarınızı, gökyüzünü andıran masmavi gözlerinizi...
Ve… Ülkeyi düşman işgalinden nasıl kurtardığınızı!
Babamdan dinlerken sizi; hayal kurardım her seferinde!
Sizi biliyor ve tanıyordum artık, siz doğan güneşimdiniz!
Ben bir ayna’yım;
Senden bana yansıyanı,
Ben sana yansıtıyorum.
Işığın da, gölgen de,
Sevinçlerin, hüzünlerin;
Rengimiz, kokumuz farklı olsa da;
Hepimiz aynı bahçenin gülleriyiz,
Coğrafya denilen şu topraklarda…
Sevgiyle sulanmış aşk çiçekleriyiz.
Adımız, türümüz başka olsa da;
Ne ben dört dörtlük, ne de sen insanın dibisin..
Neden bu narkörlük; şimdi bende herkes gibisin.
Gölgen adeta bir çınardı...
Sözlerin sevgi akan pınardı...
Kolların bizi şefkatle sarardı...
Sen yaslandığımız dağdın, baba...
Meğer her şeyiyle yalanmış dünya… Hayat, gerçeklere uyarlanmış bir rüya… Bugün seninle balığa gidecektik güya... Şaka gibi, daha dün sağdın, baba...
Bir üzüm tanesinde sevmiştim şarap dide’lerini...
Erik ağacı altında tatmıştım ilk kiraz leb’lerini...
Seninle içmiştim “O” en güzel aşk bâde’lerini...
Şimdi çakırkeyif bağ bozumu sevdam...
Üzüm buğusu, gözlerin aklıma geldiği vakit...
Gözlerine hiç kış uğramasın,
Hep böyle bahar kalsın gözlerin.
Güneş yakmasın, rengi solmasın,
Sinendeki pembe gonca güllerin.
Yılda dört mevsim var; en çok sevdiğim bahar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!