Elin titrer bazen yazarken
Ve acılar böğründe azarken
Editör arada bir kızarken
Düzeni, düzenler gazeteci
Yanından ayrılmaz foto muhabir
Tek dert ortağım ve arkadaşım
Gecelerdeki yalnızlığım
Konuştuğumda cevap verir
Sustuğumda beni anlar
Gözlerimi kapattığımda geceye
Yaratan böyle diler, yaratılan ayrı bir sebep
Sebepler zinciridir kader, beklenti ise edep
Edep dışı tavırlar sıkıntı, hal anlamaksa acep
Acep de dizgin olmadan, geçer gider bu ömür
Ömür dediğin çok kısa, ahir yolu pek çetin ve uz
Yar senin için, şu yüreği serdim
Acımı bastırıp, kalbimi deldim
Gülistandan frezyalar derdim
Sırça çizgileri, geçip de geldim
Şah damarına yakın, Rab gibi
Soru sorma feleğe, cevaplar yanı başında
Ölümü tarife ne hacet, hepsi yazılı mezar taşında
Dertleri kilitledim sandığa, kalanı benim başımda
Ömrümün kışı gelmeden, beyazladı saçlarım
Rüzgar it beni, savur ufuksuz ötelere
Musa Bin Nusyr için yoktu; böylesi
Kara tenli, azatlı kölesi
Çok iyi çalışmıştı; ödevi
İspanya'nın fethi idi; görevi
Yumuşak karnın var
Kıvrılırsın simit misali
Ğ gibi
Yumuşaksın, sert değil
Dertler girer
Kaybettiğimi anladım seni, yüreğim buruk sıkışık
Boğazımda düğümleniyor anılar, ruhum ise tıkışık
Güzlerime doluyor gözyaşlarım, kışlarıma akışık
Dondursa da sevdan, saygımdan gidesim gelmiyor
Taşkın bu yürek, hayat havuzum hüzünle doluyor
Sıktı; sevdan beni
Artık gidiyorum
Eskisi gibi olmayacak hiçbir şey
Kesinlikle biliyorum
Bu ömür elbet, bir gün son bulacak
Başını koyduğun toprak, yastığın olacak
Zaman bir gün, nasılsa duracak
Vaktin varken, gir hak yola
Ölüm çalmadan, seninde kapını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!