Açılım dediniz, ne halt yediniz
Resmen bu millete, keriz dediniz
Ölen Mehmetçiğe, can mı verdiniz
Tarihime elem, sahte açılım.
Tutup teröriste, kucak açtınız
Yüzüne baktıkça coşsun yüreğim
Verme gözlerimi, tut sende kalsın
Ellerim elinde, yansın öleyim
Al ömrümü benden, hep sende kalsın.
Cennet bakışların götürsün beni
Düş gördüğün mor çiçekli bağları
Duman tütmez benzi soluk dağları
Kıyısında oturduğun çayları
Bir gün gelir unutursun sevdiğim.
Baş başa kurduğumuz her hayali
Bir hal geldi dostlar benim başıma
Akıl ermez, şu feleğin işine
Gece girer, yetmiş ekran düşüme
Bitmeyecek, televizyon taksiti.
Harcamazsam, bir kenara koyarım
Lambayı kapattım yattım yatağa
Tam gece yarısı kalktı atağa
O sinir sesiyle saldırdı bana
Gözümü şişirdi bu sivrisinek.
Bir anda fırladım yaktım lambayı
Şiir yazmak istedim
Geçen gece
Aldım kalemi kağıdı
Düşündüm taşındım
Parmaklarım kafamda
Uzun süre kaşındım
Göremedim mutlu olup yar seven
Uzanıp ta tutamayan el yorgun
Bende olsun, sevgi ile aşk diyen
Bir cananı saramayan kol yorgun.
Hep ağladı, ölümüne sevenler
Hastane soğukmuş hiç bilmez idim
Devasız bir sızı yapıştı cana
Daha yaşım gençti düşünmez idim
Umutsuz kapılar açıldı bana.
Tabipler derdime çare bulmuyor
Bir masum bahar akşamı
Yıldız düşecek saçına biliyorum
Ben kaybolan güneşi değil
Semada doğacak hilal’i bekliyorm
Bir radyodan duyulan nağmeler
Vakit gece yarısıydı, pencereden kar’ın yağışını seyrediyordum. Radyoda ise kısık bir sesle şarkı okunuyordu. “Ömrüm senindir” Kar öyle güzel yağıyordu ki bembeyaz kelebek gibi uçuşuyordu havada lapa, lapa. Odam sıcacıktı. Kim bu manzarayı görüpte düşünmez ki, kim özlemez ki uzaktaki arkadaşını, dostunu.
O geldi aklıma birden, içeri yavaş, yavaş soğumaya başladı. Bende üşümeye başladım düşündükçe. Radyo sustu, şarkı bitmişti. Merak ediyordum o ne yapıyordu kimi düşünüyordu. Ben öylece dakikalarca pencereye asılı kalmıştım. Sonra kendimi yokladım ne oluyor diye. Sol yanımda hafif bir sancı kendini hissettirmeye başladı. Nefesim kesiliyordu, kafamdan silmeye çalıştıkça beynime yerleşiyordu sanki. Ben bu haldeyken o nasıldı acaba, bunu düşünmek bile acı veriyordu. Yatağa yatmak gelmiyordu içimden, yatak bana soğuk bakıyordu. Saatlerce sigaranın dumanını seyrettim, çünkü onu görüyordum. Gözleri yaşlıydı ve bana gel diyordu. “Sabah gün ışığıyla gel”.
Sabah gitse miydim? İyi olur muydu? Uzun, uzun düşündüm. Hayır gidemezdim, gitsem gelemezdim. Gelmek mümkün mü? Anladım ki düşünmekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Görmediğim dostumu bir daha görebilecek miydim? O ümit hiçbir zaman bitmeyecek bende. Hep o anı bekleyeceğim.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!