Bir koca gün daha geçti üzerimden,
İçine tüm geçmişi sığdırdığım bir koskoca gün,
Devrilip yerlere yığıldı köhnemiş kale surları gibi,
Geçmiş yeniden dillendi bir körpe günün sabahında,
Dillendi, dillendi, dillendi,
Sanki bir günü yüzyıl kadar yaşayacağım
Senden sonra çam kokusu kalmadı ormanda,
Yitirdim denizin kokusunu, köpüğün kokusunu,
Yosunun kokusunu, toprağın kokusunu,
Yağmurun kokusunu yitirdim senden sonra,
Güller gibi kokmaz oldu yağmurlar,
Güller gül gibi, çiçekler çiçek gibi
Dün gece rüyamda nasıl mutluydum,
Ne çorbalar gördüm, eyleşti gitti.
Mercimek, tarhana, şehriye, ezo
Kaseler içinde söyleşti gitti.
Çoban salatalar cacık yanında,
Denizde yelken açmış gibiyim ufuklara,
rüzgarlara kapılmış gidiyorum pupa yelken,
vakit geç olmuş veya erken
umurumda bile değil son günlerimde,
bir büyük karasevdanın ateşidir yanar durur yüreğimde.
Ne yana gidersem gideyim, önemi yok;
Dervişliği bilene
Yüreğim feda olsun.
Derviş gibi sevene
Yüreğim feda olsun.
Dil çok kolay döndümü,
Gözlerinin parıltısını arıyorum yıldızlarda,
Denizlerde ıslak saçlarının kokusunu,
Yapraklar altında yüzünün gölgelenmesini,
Körpe ayaklarının izlerini kumsalda,
Gülleri kıskandıran kokunu
Rüzgarda.
Ben seni deli gibi değil,
Akıllı gibi seviyorum.
Güvendiği dağlara kar yağmış bir insan gibi,
Kolları kırılıp yel içinde kalmış,
Yapraklarca sararmış
Bir insan gibi seviyorum
Anımsıyor musun, karakış içindeki baharımızı?
Lapa lapa yağan karlar altında bir sen, bir ben,
Avuçlarımızda beyaza kesmiş bir karakış,
Yüreklerimizde birbirine sevgi, saygı, alkış.
Bilcümle ağaçlar beyaz,
Bilcümle damlar beyaz,
Saçların tarlada boy atmış buğday,
Çatılır kaşların asla durmadan.
Sen durgun denize yeni doğan ay,
Yüzüne bakmaya yetmiyor zaman.
Ellerin yumuşak kuşun tüyünden,
Saçın dalgalanan başaklar gibi,
Sesin bir pürüzsüz şadırvanda su.
Hüzünlü gözlerin sır saklar gibi,
Yüzün fildişinden oyma doğrusu.
Şarkılar çevrende ebemkuşağı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!