Kapalı sana karşı bahtım, n ‘eyleyim?
Güvendiğim tüm dağlara karlar yağmış,
Güvendiğim tüm geçitler tıkanmış,
Yollarım taşlı taşlı, kesekli kesekli,
Güneşlerim çamur çamur, balçık balçık,
Ne gündüzlerimde tad, ne gecelerimde lezzet,
Yolda tanımadan geçip gidince
O an bakışların ele benziyor.
Öfken nehir gibi kayalıklarda,
Gülmen köprü yıkan sele benziyor.
Saçların pırıltı almış denizden,
Ah bu hasretler olmasa,
Yürek dertle kıvranmasa,
Gönül aşktan usanmasa
Ne olurdu, ne olurdu.
Hem sevilsek, hem de sevsek,
Ne zaman bir yudum içsem ağlarım,
Bağrıma zehirli oklar saplanır.
Nasıl üzülürüm, nasıl yanarım,
İçimde küllenen dertler uyanır.
Hayalin rengarenk kadehlerimde,
Ey, çeşmeler, pınarlar, sular ülkesi memleketim! ..
Nereye götürdüler
Ak-berrak akan sularını, pirinç lülelerden,
Çam kokulu oluklardan,
Mermerlerden?
Nereye götürdüler
Çaldıran Savaşı ‘na senle ben mi giriştim, anam-babam?
Seninle Bağdat ‘ta mı dövüştük?
Lehistan ‘ı mı bölüşemedik?
Paylaşamadık mı Niğbolu ‘yu, Eflak ‘ı, Buğdan ‘ı?
Ne yaptık?
N ‘eyledik?
Neye yarar gülün kırmızısı?
Bülbülün sesi neye yarar,
Mehtap altındaki mahmur denizin kokusu,
Ormanların karanlık sessizliği,
Güneşlerin yamaçları öpe öpe yükselmesi
Ve yağmurun yağıp durması omuzlarıma?
Sana merhaba desem;
Sen de bana merhaba der misin?
Güler misin o güzel gözlerinle ışıl ışıl?
Bir başka can katar mısın yaralı yüreğime?
Umutlarıma pekilenir misin?
Siler misin gözlerimin yaşını?
Bir masa hazırla bana, meyhaneci
Testekerlek gümüşi ay altında,
Başımın üstünde birkaç porsiyon yıldız olsun
Ay ışığında parıldayan
Şöyle taze yosun kokuları üstünde denizin,
Her yanı buram buram esintili,
Sormadan anlatıyorlar seni,
Denizler; kendilerinden ne kadar hoşlandığını,
Rüzgarlar; saçlarını nasıl okşadıklarını,
Yağmur; saçlarını, omuzlarını
Güneş; nasıl oynaştığını ışıklarıyla çevrende,
Mehtap; nasıl her şeyi bırakıp sana baktığını,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!