Geçti katar katar, gitti kervanlar,
Ben tozlu tozaklı yollarda kaldım.
Başımı kesmeğe hazır fermanlar,
Yaman acınacak hallarda kaldım.
Aklım dörtnal gitti, ten kaldı yaya,
Gel artık elkızı,
Ellerin kızı…
Buhar yükselmeye başladı soğuk topraktan,
Tohumlar, çekirdekler çatladı,
Taraklıkuşlar yeni yeni tarıyor saçlarını,
Körpe çimenler başlarını çıkarmışlar yarıklardan,
Gel de bak halime, nasıl yaşlandım,
Tanıman mümkün mü? Sevdiğin miyim?
Ateşine değip yandım, haşlandım,
Lütfedip beğenip övdüğün müyüm?
Bak ki bu ben miyim, böyle mecalsiz,
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olurmuş,
Benim yoğurt yiyişim de böyle:
Sevince candan severim,
Verince yüreğimi candan veririm,
Aklımı-fikrimi tümden bağlarım sevdiğime,
Kurttan-kuştan beklerim haberlerini,
Evlerinin önü çöplük dağları,
Çevreye dökmüşler paslı yağları,
Genel tuvalettir yeşil bağları,
Maşallah, maşallah, kırkbin maşallah.
Evlerinin ardı pislik denizi,
Kapanmaya görsün kapılar bir kez
Kapanır her biri ardı ardına.
Kalbimi dört yandan çevirdi herkes,
Feryadım eklendi feryatlarıma.
Kaynaklar içinde kalmışım susuz,
Duvarlarım büyüklüğünde pencereler açtım mekana,
Tavanım büyüklüğünde, döşemem büyüklüğünde,
Kapım-bacam büyüklüğünde,
Camsız-çerçevesiz, iri iri pencereler
Zaman seni benden esirgemesin diye,
Zira; ömrümden pek fazla bir şeyler kalmadı
Hakkım olmayanı ikram eyleme;
Alamam erenler, ruhum incinir.
Benim olmayanı meram eyleme;
Veremem erenler, ruhum incinir.
Ne hakkım var benim yetim hakkında?
Karabulutlarla kuşatılmış gökyüzü gibiyim,
Zorlu şimşeklerle yırtılıyor bağrım,
Yaralar alıyor yüreğim bir baştan bir başa,
Yıldırımlar canıma canıma işliyor,
Ruhum düşmüş eline bir karasevdanın
İnliyor.
Yine akşamlarla düştün aklıma,
Özledim bir yudum su gibi seni.
Yine hasret kaldım tatlı uykuma,
Özledim bir yudum su gibi seni.
Yine yaprağımda, dallarımdasın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!