Haddini bil er isen,
Yakına gel kör isen,
Büyük lokma yer isen
Ağzın büyük olmalı.
Edepliysen gir safa,
Katlime ferman verip
Yıkadın ellerini altın ibrikle altın leğende,
Ne vebal kaldı üzerinde, ne günah,
Sanki ben gerektirdim cezamı
Kendi suçumla,
Canımla oynadın, kabullendim,
O körpecik ellerin yine havuzda mıdır?
Yine rüzgar saçını tarıyor mu eliyle?
Kibirli bakışların mermerde, buzda mıdır?
Bağlar çevrende midir yaprağıyla, dalıyla?
Toprak seninle güzel, çimen seninle tatlı,
Papatyam, menekşemsin,
Aklıma ilk düşensin,
Büyülü bir gülşensin,
Gülüyor yüzüm bugün.
Çok şükür selam verdin,
Günaydın çilelerim,
Günaydın ayrılığım,
Özlemlerim,
Nasibim, kaderim, günaydın.
Bakın; yine beraberiz ayni yıkık dam altında,
Siz yine gelmişsiniz ama ben artık yaşlandım,
Gel hamal baba,
Gel kardeşim,
Eğil şöyle önümde taşlara dayayarak ellerini,
Sırtına yükleyeyim şu çile sandığını,
Üstüne bir sandık, bir sandık daha,
Sonra hüzünlerimle dolu şu valiz,
Malın kısa ömre faydası yoktur,
Helal ekmeğini haram eyleme.
Kimsenin bir payı, paydası yoktur,
Kendini hırsına çok ram eyleme.
Kişi Azrail 'le yapar mı bağıt?
Biraz da sen tut yavrum Erzurum ‘un yolunu,
Kadere razı olup eğ önüne boynunu,
Bembeyaz kar altına gömüver umudunu,
Şans dediğin biraz da tersinden uyanmalı,
Harmana giren porsuk dirgene dayanmalı.
Söyle bana, Hatem Dede…
Şöyle bir göz gezdirerek
elime-avucuma.
Yol-mol var mı avuçlarımda, ulaşıp ulaşıp yare giden?
Kabarmış mı yüreğim ayın yüzü kadar?
Neler neler geçmiş başımdan
Yollar çiçeklendi engine doğru,
Çektim gidiyorum, gelecek misin?
Acıyı tatlıyı benle paylaşıp
Benimle ağlayıp gülecek misin?
Nedense mutluluk hep uzaklarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!