Sormadan anlatıyorlar seni,
Denizler; kendilerinden ne kadar hoşlandığını,
Rüzgarlar; saçlarını nasıl okşadıklarını,
Yağmur; saçlarını, omuzlarını
Güneş; nasıl oynaştığını ışıklarıyla çevrende,
Mehtap; nasıl her şeyi bırakıp sana baktığını,
Kız sendeki o gülüşe
Davet diye gelirim ben.
O görkemli görünüşe
Mahvolurum, ölürüm ben.
Tutamadım o elleri,
Gururun Ağrı Dağı ‘nın zirvelerinden alınmış,
Görkemli bulutlar arasında yaylaya tepeden bakan,
Gülüşün Erzurum ayazına doğan güneş,
Nilüferler üstünde çiğ damlası gözyaşların,
Hırçınlığın Hopa ‘da Deniz kükremesi,
Bakışın allak-bullak ediyor yüreğimi,
Marko Paşa yoksa; ben varım anam-babam,
Anlat derdini, yakınışlarını.
Aşın tuzsuz, kaymağın balsız mı kaldı?
Renkli düşler mi girmedi uykularına,
Mehsiz-mehtapsız mı kaldı gecelerin,
Veya denizlerin martısız,
Ben mecnunsam mecnunum,
Leyla 'yım demedin ki.
Yanıp biten bir mumum,
Leyla 'yım demedin ki.
Çile çektim her saat,
Seni parıltı edinmişim denizlerime,
Dalgalarıma yosun kokusu edinmişim,
Ekmek, su, soluk edinmişim.
Göklerime mavilik,
Bulutlarıma beyazlık,
Ormanlarıma yeşillik,
Güvenmem Lokman Hekim ‘e,
Yaralı yüreğimi eline veremem.
Lokman Hekim kimin derdine derman olabilmiş ki;
Olsun benim de derdime derman,
Çektiğim derdi bilseydi;
Dertli olurdu
Mahşerler içinde yapayalnızım,
Uzanan ellerim boşlarda kaldı.
Bayram akşamında sana ağladım,
Bayramım sel gibi yaşlarda kaldı.
Herkes neş 'eliydi, bir ben inledim,
Dert olma gönlüme, darılmadan git,
Madem ki ayrıldık, ayrılıyoruz.,
Sen bana aldırma, sarılmadan git,
Madem ki ayrıldık, ayrılıyoruz.
Gitmeden gülümse; hatıra olsun,
Neden çöker bu sensizlik gülle gibi, yüreğime?
İndimde neden iğneli fıçılara döner bu geceler?
Neden sabrım erir tükenir mumlar misali karanlıklarda?
İki ayağım neden girer gider bir pabuca?
Neden dünyanın ıssı-bucağında seni arar dururum
Kayboldukça?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!