Laf ola, beri gele türünden sevmedim seni ben,
Kerem ‘e, Mecnun ‘a, Ferhat ‘a örnek olmak için sevmedim,
Sevmedim dillere destan olmak üzere,
Zaten ben bile bilemedim nasıl edip de seni sevdiğimi.
Bir de baktım ki;
Saplanmış yüreğime ucu zehirli bir ok,
Saklanma alnına düşen perçeme
Korkup gözlerinin yalanlarından.
Bırak sevdiğimi herkes anlasın
Tutuşan kalbimin dumanlarından.
Aşkı bilmeyene anlatmak ne zor,
Güneş belirince tepelerden, sen beliriyorsun,
Soyuyorsun kederlerimin kabuklarını,
Ne saklım kalıyor, ne gizlim,
Yağmur gibi yağıyor çilelerim gözler önüne,
Çektiklerim, ızdıraplarım, gözyaşlarım,
Kemiklerime kadar işleyen sızılarım,
Sensiz gecelerde sabah mı olur?
Yaralı kalbime felah mı olur?
Sana ‘Leyla’ desem günah mı olur?
Mecnun ‘u mahveden Leyla değil mi?
Çile döner durur garip başımda,
Şarap değil, çileler içiyorum kadehte,
Yorgun başım dayalı yıllanmış masalara.
Bir muhteşem sevdadan tek şey kalmadı elde,
Varıp artık dayansın kadehler tasalara.
Hangi duvara baksam gelmişsin, oradasın,
Kanayan kalbimden sıyrılıp gittin,
Yerine taş bastım, oldu sayende.
Küstürüp incitip bırakıp gittin,
Gözlerim yaşlarla doldu sayende.
Oldu karasevdam kalbime ceza,
Yine akşamlara uğradı yolum,
Bu akşamlar, tüllenen mağribi akşamlar değil,
Bu akşamlar sabaha giden akşamlar değil,
Benim akşamlarım bir zalim akşamlar,
Cümle yerlerin mühürlendiği akşamlar,
Benden öte herkesin yaşadığı akşamlar.
3
‘Evlerinin önü oymalı sergen,
İçinde dönüyor kırk-elli yorgan.’
Sınav salonu bankanın ikinci katındaydı. Bu salon önceki salonlardan küçüktü. Büyüğüne de gereklilik olmadığı ilk bakışta anlaşılıyordu. Zira; aday sayısı önemli ölçüde azalmıştı. İlk günkü sınava ikiyüzkırkdört kişinin katıldığı söylenmişti. Her sınav baraj olduğu yani bir öncekini kazanamayan bir sonrakine giremediği için, ilk üç günde kazanamayanlar sapır sapır dökülmüş, sınavlar her geçen gün adayları biraz daha eleye eleye sürüp gitmiş, son sınava 26 kişi kalmıştı.
Adaylar, belli etmemeye çalıştıkları heyecanlar içinde son hazırlıklarını yapıyorlar, sınav denetçileri ise birtakım dosyalar başında fısıltılı seslerle bir şeyler konuşuyorlardı.
Ateşim alazlandı,
Yüreğim pervazlandı,
Çile çektim ömrümce
Saçlarım beyazlandı.
Aşkına boyun eğdim,
Gözyaşın mehtapta kristal gibi,
Işığa değdikçe billurlaşıyor.
Bakmaktan yorulan melekler gibi
O güzel gözlerin mahmurlaşıyor.
Mehtap yanağında parıldamakta




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!