Seslensen bana, duyarım
mahşeri andıran kalabalıklar arasında,
dünyanın olanca hay-huyu içinde.
Dağlardan, kayalıklardan seslensen duyarım,
çağlayanlardan şelalelerden,
ormanlardan, denizlerden,
Duymamış ol
Uğrunda ölüp ölüp dirildiğimi,
Can verip durduğumu ömür boyudur,
Aklımdan ismini, hayalimden resmini
Silip atamadığımı,
Seni renk olarak taşlarda, desen olarak nakışlarda
Akşam 17:00 gibi bahçede oturup bir kitabı okumaya devam ediyordum (Vakit başka nasıl geçirilebilir ki?) .
Bir patırtı geldi, baktım; bir güzel kız: Ecem.. Koşuyor ama bana doğru değil, apartmanın arka tarafına doğru.
Bana bir selam verip rüzgâr gibi geçiyor. Arkasından bakıp kalıyor ve bugünleri yaşadığım için kendimi memnun hissediyorum.
Ne tatlı şey bu küçük yakınlar...
Odamın kapısı tıklatıldı, bilgisayarımda uğraşıyordum.
Gelen sevgililerimden biriydi…
İlk sorusu:
- Sen burada ne yapıyorsun? Oldu.
Tatlı bir şeydi; çalıştığımı, bilgisayarda bir şeylerle uğraştığımı söyledim.
Bekâr buzdolabımı açarken “Bir şeker alabilir miyim? ” dedi.
Ekmek rahmetlik oldu gece sabaha karşı,
Feryat içinde kaldı hem mahalle, hem çarşı,
Gelip ağıt yaktılar bilcümle konu komşu,
Ekmek canverdi billah, baki kalan bir Allah.
Çok efendi insandı, kırmazdı hatır gönül,
Çileler beni buldu
Elalem arasında.
Yandı canım mahvoldu
Elalem arasında.
Bir ben çile çekerim,
Gün geldi aşık oldum,
Dert doldum, çile doldum,
Hep kahroldum, mahvoldum,
Acıyanım çıkmadı.
İmdat dedim vurdular,
Doğdu ki baba zengin, ana servet içinde,
Başına altın yağdı dünyaya geldiğinde,
Tek bir noksanı yoktu, her şey yerli yerinde,
Odlumu tan olmalı bu dünyaya ilk geliş,
Elemtere süper fiş, kem gözlere süper şiş.
Elvedalar için kaldırma ellerini,
Bakma elvedalar için gözlerime,
O eller ellerimin elleri,
O gözler gözlerimin,
Varlığın; üzerinde tatlı bir ilkbahar esintisi
Tenimin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!