Sanma ki unuttum eski gövdemi,
O bedene az-çok hasretlenmişim.
Başka ben içinde buldum benimi,
Ondan sızıldanmış, kasvetlenmişim.
Çektiği ne azmış bana nispetle,
Bir gün arayacaksın beni
Birlikte gezdiğimiz yerlerde.
Ayakizlerimi arayacaksın,
Hüznümü,
Gözlerinden ayrılmak istemeyen gözlerimi,
Çilelere sessiz sessiz boyun eğişimi,
Sensiz deniz birkaç leğen kirli su,
Sarıçamlar toprağa kakılmış kuru odun,
Tepeler, yamaçlar can sıkıcı engebe,
Güneş, içinde araba lastiği yanan soba,
Yerler paslı ızgara,
Gökler demirden kafes.
Bu çile yağmurunda
Ben yine seninleyim.
Yeter ki sen mutlu ol,
Ben her gün inleyeyim.
Zulmet istersen bana,
Ne yan yakıl, ne üzül kal,
Sürer gider böyle bu hal,
Mutlu olmak ne boş hayal,
Kavrulduğun yetmedi mi?
Basıp geçti toprak gibi,
Yere yıkılınca gaddar adamı
Tutup kaldırana yazıklar olsun.
Tek bir feryadını, tek imdadını
Duyup aldırana yazıklar olsun.
Tufeyli midesi zembil misali,
Acaba bir tek gün andın mı beni
Uzaklara bakıp yailı gözlerle?
Sildin mi ard arda hiç gözlerini
Uzaklara bakıp yaşlı gözlerle?
Kaldığın oldu mu kimsiz kimsesiz,
Oynama yanımda sabah sabah,
Oynama çocukluğum…
Kapılardan-bacalardan çağırıp durma beni gençliğim…
Anımsamaya çalışıyor, anımsayamıyorum;
Siz kimsiniz? ..
Bırakın beni yaşlılığımda bir başıma,
Çok bir şeye gücüm yetiyor yetmesine
Ama yetmiyor kalbime gücüm,
Ne sözümü dilmiyor, ne halden anlıyor
Geri geri çeviriyor olanca öğütlerimi,
Asla aldırış etmiyor,
Kendini ona öylesine bir sevdirmişsin ki;
Yaşardı gözlerim, sızladı kalbim,
Gönlüm yine düştü ıssız yollara.
Ne olacak böyle bilmem ki halim,
Çilem kafa tuttu uzun yıllara.
Ne gönlüm bıkıyor, ne yol bitiyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!