İsmet Barlıoğlu Şiirleri - Şair İsmet Ba ...

İsmet Barlıoğlu

La ilahe illallah,
Düşmez kalkmaz bir Allah.
Her nefeste bismillah,
Düşmez kalkmaz bir Allah.

Kainat ters çevrilir,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Gönlü lekelenen, ruhu kirlenen
Kopar kervanlardan, sürünür gider.
Bir kez yitirdimi ruhunu beden
Her türlü örtüye bürünür gider.

Yürek kirlendimi kan da kirlenir,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

İlk İntihar Girişimi

Ortada geçerli bir neden bile yoktu. Beyba, anaya birdenbire vurmaya başladı. Tokatlarken tokatlarken yumruklamaya başladı.
Ana zavallıydı, savunmasızdı, desteksizdi. Sadece ağlıyor, kaçıp kurtulmaya çalışıyor, konu-komşu duyar korkusuyla acılarını içine sindiriyor fakat çığlık atmıyor, çığlık atmamak için dişleriyle dudaklarını ısırıyordu. Yanaklarıyla sağ gözünün çevresi mosmor olmuştu ve burun deliklerinden ağzına aşağı ince kan çizgileri yürümekteydi. Saçları darmadağınıktı. Nereye çarptığını, nasıl yaralandığını bilemediği dirseği kanıyordu ve kanlı yarayı korumak için avucunu dirseğine kapatmaya uğraşıyordu.
Saldırılarına kısa bir ara veren beyba, bu kere, kendisi için hazırlanmış bulunan yemek masasından öfkesini çıkarmaya girişmişti. Yemek dolu porselen tabakları, kaşığı, çatalı, bardağı, tuzluğu, biberliği, peçeteyi, ekmekleri, örtüyü ve eline herne geçerse onu, görülmemiş bir kızgınlıkla duvarlara savuruyor, yerlere çarpıyor, kapılara, pencerelere fırlatıyordu. Odaya bir insan girmemiş, bağlarını koparan bir boğa arenaya dalmıştı. Sular, çorbalar, yemekler duvarlara duvarlara savrulup çarpıp yerdeki tertemiz kilimleri bemberbat ediyor, merkezden çevreye çatal, bıçak, kaşık, bardak, peçete, kürdan yağıyor, isabet alan pencere camları kırılıp şangırtılarla yerlere yayılıyordu. Oda bir anda savaş alanına dönmüştü. Beyaz duvarlardaki kırmızı salça lekeleri kan izlerini andırıyordu. Yerler yemek suları, salçalar, yemek artıkları, cam kırıkları, bez parçaları, marullar, zeytinler, peynirler, ekmekler içindeydi. Canevine öfkenin elattığı her şey biçimini yitirmiş, her şey kendisi olmaktan çıkmıştı.
- Domates çorbasından ve nohut yahnisinden ölesiye nefret ettiğimi hala daha öğrenemedin mi, salak? .. Sana kaç kere daha söyleyeceğim; “Benim önüme bu evde domates çorbası ve nohut yahnisi gelmeyecek.” diye.? .. İnsan bu kadar mı aptal olur? .. Ne zamana kadar yiyeceğim ben nefret ettiğim yemekleri? .. Seni saçlarından kavrar kavramaz öylece kapının önüne koymam için mi zorluyorsun beni? .. Öyle bir şey yaptığım an, yandığının resmidir… Gidecek ve sığınacak fare deliği kadar bir yerin bile yok… Nereye gideceksin, kimlere sığınabileceksin? .. Tıpkı bir karabasan gibi, yaşam boyu çullanmışsın sırtıma… Çalışmayan kadın, ev kadınından başka bir şey olmayan kadın ne işe yarar? .. Çalışıp kazanmadığın bir yana, benim çalışıp kazandıklarımı da heder edip duruyorsun… Daha ne kadar dayanabilirim buna? ..

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Hele şu kaderin işine bakın;
Bir kıymet bilmeze kul-kurban oldum.
Gitti tatlı tatlı bakıp gülerek,
Yürek yaralandı, silme kan oldum.

Gönlüm saçak oldu eteklerinde,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Ruhlar yaratılırken,
Tohumlar atılırken,
Herkesten daha erken
Seni gördüm ve sevdim.

Gül birazcık yüzüme,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Elimizde gevelenmiş bir ekmek,
Katıksıza biber de bir, tuz da bir.
Haddimiz mi balla börek beklemek,
Had bilene simit de bir, kaz da bir.

Başımıza vuran alır lokmayı,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Çileli akşamlar inerken yere
Başka yürekleri yakıyor musun?
Acep hala beni görmek üzere
O tozlu yollara bakıyor musun?

Yine yalnız mısın, tedirgin-solgun?

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Yüzün, dudakların yalan söylüyor,
Beni sevdiğine inanır mıyım?
Kalbin hor gördükçe yüzün gülüyor,
Ben o gülüşlere aldanır mıyım?

Seven sevdiğine kul kurban olur,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Ben sana vurgunum, sana tutkunum,
Anlasan da olur, anlamasan da.
Tıpkı esirinim, tıpkı kulunum,
Anlasan da olur, anlamasan da.

Seni bir müjdeye benzetiyorum,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Kimlere bu kahrın, anam-babam,
Kimlere bu zulmün?
Bir çırpıda tutup sana vermedim mi gençliğimi?
Kul-kurban olmadım mı uğruna cömertçe?
Baktım, görmedim mi?
Dinledim, duymadım mı?

Devamını Oku