Çok yazık oluyor geçip giden günlere,
Baksana; bir kere daha battı güneş denizde,
Bir kere daha indi akşamlar kayalıklara,
Bir kere daha yürüyüp geldin ta uzaklardan
Yakınlara.
Dayandım ben bir kapalı kapıya,
Akıl almaz, beyin bilmez iş olur.
Hayran oldum bir direksiz yapıya,
Bir anlatsam iki gözün yaş olur.
Baktım ki ben geceler var, sabah yok,
Uzakta da olsan hep seslen bana,
Ben yağan yağmurla duyarım seni.
Hayalin akseder sulara, cama,
Her yerde karşıma koyarım seni.
Her gece kalbimi yaralayarak,
N ‘eyleyim sana ulaşamayan yolları?
Boşuna uzanmasınlar yemyeşil ağaçlar arasından,
Aşmasınlar tahta köprülerle bahar sellerinden,
Iramasınlar gözlerimden ufka doğru darala darala,
Ne ben ulaşabildim bir ömür boyu oralara,
Ne sen
Çoban kavalında yanık türküsün,
Ben ta canevimden vuruldum sana.
Sana gereği yok takının, süsün
Ben ta canevimden vuruldum sana.
Görünce bir teldir koptu gönlümde,
Ne zaman yağmurda görsem bir gülü
Sanırım gözyaşın yapraklardadır.
Ne zaman denizi okşasa rüzgar
Sanırım şarkımız dudaklardadır.
Yıldız yağmuruna tutulmuş gece,
Altını, üstünü ben çok aradım;
Bu mermerden köşkler, evler yalandır.
Yüzeyi, hacimi çok kucakladım;
Kaf dağı ardında devler yalandır.
Elini değdirip dokunsan bile,
Yani şimdi kaçtan aşağı olmaz, diyorsun?
Gönlünü almaya talip oldu bu gönlüm,
Ne tartıyorsun,
Ne gösteriyorsun.
Canımı terazine koysam sarı sarı dirhemler karşısına;
Yeter mi acaba bu can o gönüle?
Sakız’ la sabah yürüyüşleri
Yarın ne yapacağım biliyor musunuz?
Yarına geçmeden günlük yaşamımdan bahsedeyim ki; monotondur.
Akşamcı bir ademim.
Saat 18:00 gibi çilingir soframı kurar, neredeyse 24:00’ e kadar üç ya da dört kadeh içerim.
Öldüğüm gün hava güneşli olmalı,
Gökyüzü açıklığına açık,
Bulutlat mavi-beyaz,
İnsanlar rıhtımlarda cıvıl cıvıl,
Martılar bembeyaz kanatlarıyla çığlık çığlığa
Ve benim öldüğüm gün asla yer olmamalı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!