Bu gece tanıştım bir zerre ile,
Baktım ki; yüzünde parlak haleler.
Arkadaş eyledi beni kendiyle,
Bahçesinde gördüm beyaz laleler.
Gördüm ülkesinde binlerce saray,
Bir mahbub, bir sadık, bir de has kulu,
Bir nebi, bir mürşid, bir de bir veli,
Bir Kamber, bir Düldül, bir Hazret Ali,
Bunların şavkından dünyalar ağlar.
Aşık da üçleme yapmaya başlamıştı ve üçlemeleri şu anlamdaydı: ‘Bir sevilen, bir Allahadamı, bir de o Allah ‘ın has bir kulu, bir Peygamber, bir yolgösteren, bir eren, bir Kamber, bir Düldül, bir Hazreti Ali, öylesine ışık verir, öylesine sevgi yaratır ki; bunların sevgisinden dünyalar cana gelir, dünyalar duygulanır, dünyalar ağlar.
Çocuklukta dinlemedim babamı,
Yüce Tanrım, yaman ğişman olmuşum.
Cahil bulup hakir gördüm anamı,
Yüce Tanrım, yaman pişman olmuşum.
Zaman boldu, ziyan ettim hepsini,
Biz sır ehlindeniz, gönül boş değil,
Secdei Rahman 'da izimiz vardır.
Cevher taşıyoruz, kara taş değil,
Her derin ummanda izimiz vardır.
Rüyada görmeye koşup durduğun,
Yanıyorum gerçek diye,
Adım konsun koçak diye,
Herbir diken bıçak diye
Yüreğime saplanıyor.
Perdelerin içindeyim,
Kalbim seni özlemiş,
Sana selam söylemiş,
Bir de sevda göndermiş,
Zeval olmaz elçiye.
Gözüm sana hasretmiş,
Toka takma başına,
Bir gül, Tanrı aşkına,
Razıyım senin için
Ölsem boşuboşuna.
Sevdim yürekten seni,
Saçların tarlada boy atmış buğday,
Çatılır kaşların asla durmadan.
Sen durgun denize yeni doğan ay,
Yüzüne bakmaya yetmiyor zaman.
Ellerin yumuşak kuşun tüyünden,
Saçın dalgalanan başaklar gibi,
Sesin bir pürüzsüz şadırvanda su.
Hüzünlü gözlerin sır saklar gibi,
Yüzün fildişinden oyma doğrusu.
Şarkılar çevrende ebemkuşağı,
Yüzünle ışıksın, saçınla nursun,
Çok fazla yaklaşma, kavuracaksın.
Cömert bakışların az uzak dursun,
Külümü göklere savuracaksın.
Bakışın bir alev, gülüşün yangın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!