Sensiz her geceme hüzün vuruyor.
Güneşsiz gönlüme yüzün vuruyor
Türküler öksüzdür sensiz sevdiğim.
Hüzzam nağmelerle sazın vuruyor.
Sensiz damarımda kurudu kanım
İsmail be, ne garip bir mahluksun
Dolu bardak burda, boşa gidersin.
Atı alan köprüyü bile geçti
Yorulma, geri dön, boşa gidersin.
Uçmak için balıktan ders alırsın
Bulutlardan özgür, güzel saçların
Ömrümden gün alır tel tel saçların
Dokunursa yaban bir el, saçların
Aşkının kurduğu darağacımdır.
Gözlerin ki yeşil, deruni mavi,
Gayrı acıları kant içer olduk,
Oturmaz yüreğe gözlerin demi.
Hangi kaf dağında zirve, mutluluk?
Cennette mi acep, gözlerinde mi?
Yokluğun ölümse bana güzelim
Sen ağlama yar!
Ağlasın dağlar,
Devrilsin, zirveleri eteğe.
Ağlasın, Fırat’ın ötesi ve berisi,
Ağlasın, Kaf Dağı’nın ardı,
Ağlasın, yerin yedi kat altı,
Ne güzel gitmiştin oysa.
Kanamalarım olmuştu doğum sancısını muştulayan.
Yalnızlığı, ateş pahası olduğu dönemlerde almıştım halbuki.
Ne güzel bakmıştım ardından
Başkasının kollarına yakışmayacağını bile bile
Ve ne güzel ağlamıştım.
Ben neye yanayım şaşırdım kaldım
Selamsız sabahsız gidişine mi?
Ne yaptım bilmem ki ahını aldım?
Hangi bedbahtlığım yaktı sinemi?
Suskunluğuna mı bedduana mı?
Dinleyin ey ergenler bir masal anlatayım,
Siyah aşklarınıza birazcık renk katayım.
-I-
Bir zamanlar köyümün toy bir delikanlısı;
Biraz garip, biraz saf, biraz hırçın ve asi…
Sevda iki hece, beş harftir gülüm,
İlk harfinde SADIK olmak gizlidir!
Ezber bozar, yaşama karşı ölüm
Her nefeste, kara toprak gizlidir!
İkinci harf EMANETi vurgular,
Sana çirkin dediler birkaç resmine bakıp
Beynimden vurulmuşa döndüm neredesin yar?
Gitmeseydin ya keşke beni mahzun bırakıp
Sen gel yeter, tüm âlem bana çirkin desin yar!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!