Bu gece ay ne kadar da karanlık
Yıldızlar neden küs bakıyor bana
Yalnızlığın yükü batıyor cana
Yar aklımı terk etmiyor bir anlık
Ben ki karıncayla oynayan devim
Öyle bir haldeki alemin seyri,
Yaylası, ovası, dağı yaralı.
Kimsenin kimseye dokunmaz hayrı,
Solu alev almış, sağı yaralı.
Anne vakit sayar, baba hovarda,
İçimde bir can atıyor
Kıpır kıpır, kıpır kıpır
Kalbim kurmalı bir saat
Tıkır tıkır, tıkır tıkır
İçinde bir yol, uzuyor
Çakır çukur, çakır çukur
tenhada,
uzak bir köşede
münzevi karanlıklar içinde
yorgun argın bir gece,
içinde sen...
bağışla yanılıyorsam
Şimdi git güzelim, çevir yönünü
Uzaklaş; gittiğin yol ben olayım.
Ki, bayram sayayım döndüğün günü
Sen İsmail bense kurban olayım
İbrahim karşına dikilince gel!
Sen gittiğin günden beri, dallarım
Döker yaprağını, güz gelir bana.
Sarsa birkaç Güneş birden kollarım
Nafile, üşürüm; buz gelir bana.
Sensiz her anımın başı kördüğüm
Filistinli Çocuklar
Ellerinde sapan, taş
Cenge başlayacaklar…
Filistinli çocuklar
Ebabile özenip
Aynı günde kaç mevsim yaşanırdı acaba
Öyle bir gün yaşadım; saymadım kaç ay geçti.
Harekete geçince bindiğimiz araba
Güneşin yüzü asık, bulutların güleçti.
“Yollar bitmesin bugün, yollar uzasın.” dedim
Gece, ölü toprağını serpmiş üstüme
Yorgun bir hayat kadını gibiyim
Çaresiz, ürkek…
Geceler;
Yalnızlık kadar korkak!
Gün gelir
Şu yağmurlar kesilir
Karalaşır bulutlar
Dağlardan boran gelir
Asumandan kar
Aşkımla coşmuş ırmaklardan yaran gelir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!