Gökyüzü akşam koyusu
üstümde rızasız bir sıkıntı
içimde hazırlıksız bir mahpus
acımasızca hayatı sorguluyorum
lal olmuş hayat sus pus
huzurlu bir yağmurun kapısında
Gökyüzü kendini boyarken fırtına grisine
bulutlar çaresiz ve gebedir
sürüklenir durur kaderin önünde duman duman
ve aslolan biraz yaşamdır, ölümle sonlanan
biraz da ölümdür doğumla başlayan
Düşlerime hiç düşmedin
ne unuttuğum yüzün
özlediğim saçların ne de
sevmeyi bilmeyen yüreğinde
yorgun bir tutsak oldum
kendimi yalan aşklara vurup
Her yürek birbirine benzer
yas tutar aldanışlara
acılı bir şarkı düşer
sessiz dudaklara
yalnızlığı bilmez yalan
Bir çıtırtı duyar gibi oldum bir an
merakla kaldırdım başımı okuduğum kitaptan
usulca çevreme bakındım tanıdık birini ararcasına
yanılmıştı yine kulaklarım her zaman olduğu gibi
belki dışarıdan gelmişti ses belki de alt kattan
bakınırken kapıdaki anahtara takılıp kaldım
Bir an geldi bakıştık öylece
göz bebeklerindeydi suretim
gözlerim esirindi
derin bir hoşça kal içindeydim
sessizce gülümserken kahveli gözlerin
ışık ışık parlıyordun
Ah tanrım
bu kaçıncı aldanış
bu kaçıncı tükeniş
alıp gidemem başımı
bırakamam sevdiklerimi yinede
yanar tutuşurum yalan bekleyişler içinde
Bir yaprak ne çok mutludur
düşerken dalından yavaşça
sapsarı bir gökkuşağına
ne dinen yağmur ovada
ne de bir avuç güneş
ölüm gösterir acılarını bir çırpıda
Hayatımda her şey yarım kalıyor
gökyüzündeki bulut bile
bakınca yarım görünüyor
otobüs durağında bekleyen şu öğrenci
istasyona giren tren
yağan yağmur esen rüzgar
Bir eylül gecesi sıkıyönetimde
geçtim evinizin önünden
ağır ağır sessiz adımlarla
sabaha kalmıştı çok az
yağmur yağıyordu iri damlalarla
hava da üşüyordu sanki biraz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!