Önce suskun dillere düşer
akşamın sessiz yalnızlığı
karanlığım bir köşede
içimde bekleyen keder
sen neredesi
Bazen haberin olmaz gizlice içine düşer
kendinden kaçak bir sevdanın ateşi
hiç istemesen de kapılıp yanarsın
ağır gelir umutların taşıyamazsın
yavaş yavaş görünür hüzünler
kırık düşler sarar her yanını
Yalnızca
bir kuş sesiydi
seni anımsatan
uyunmamış bir gecenin ardında
sabah ayazında
sessizliği ve karanlığı
Yine yağıyor kahırlardan süzülüp gelen o yağmur
içimde yeşeren umutların gözlerini kapatarak
tutsak bir günün esareti daha sessizce üstüme akıyor
her gün biraz daha fazla hasret kokuyor toprak
biraz daha kuruyor çatlamış suskun dudaklarım
dudağına gülümseyen bir gül yaprağı sakladığım
Bir an bakıp geçiyorsun ya hiç tanımadan
yangından kaçırır gibi gözlerinin içini
yalnızca gözlerim kalır o yarım bakışında
yüzüm belki biraz da seni öpen dudaklarım
seni gördüğümde sözüm geçmez yüreğime
gülümserim hiç istemesem de kederlenirim
Ne kadar güzel yeni bir güne başlamak
doğup büyümek bu talihsiz topraklarda
yıllardır her şeye rağmen yaşıyor olmak
başımı kaldırıp bakıyorum gökyüzüne
sonra ne güzel şey diyorum özgürlük
ellerime küçük kuşlar konuyor
Baştan çıkarılmış sıcak ve uzun bir gecenin
küllenmeye meyilli saatlerinden
serin bir sabahın kollarına
umarsızca koşarken
yalnızca bir bardak çay değildi beklediğim
sıcak ve kızarmış ekmek kokulu bir ev
Her akşam doğruca eve geliyorum iş çıkışında
bilirsin siz olmadan pek duramam dışarılarda
eskiden nasılsa öyle işte
artık yok yanımda alışveriş torbaları
yok yanımda çocukları sevindirecek bir şey
yormuyorum da artık kapının zilini
En çok hangi çiçek güzeldir
hiç düşünmedim şimdiye dek
oysa çiçekleri severim ama nedense tanımam pek
haşır neşir olduğum papatya
karanfil ve gülden başkasını
belki sayarım birkaç tane daha
Bir geceler hainlik eder
yalnız insana
bir de gündüzler
soğurken maviler
ince sızılarda
dalga dalgadır deniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!