Polly'nin Ağacı
Bir düş ağacı, Polly’nin ağacı:
ince dallardan sık bir çalılık,
her bir benekli sürgün
Belleğin ve kendin Sargasso Denizi’mizdir,
Londra etrafında akıp durdun yirmi yıldır
Ve bıraktı sana şu ya da bu harcı parlak gemiler:
Düşünceleri, eski dedikoduları, her şeyin tuhaflıklarını,
Bilginin garip serenlerini ve donuk malların pahalarını.
Önemli şahsiyetler aradı seni – bulamadıklarında başkasını.
Postludium
Dünyanın dibinde bir borda kancası misali sürüklenirim.
Gerek duymadığım her şey takılır.
Yorgun kırılganlık, alazlanan teslimiyet.
Cellatlar taş getirir, kumda yazar Tanrı.
Lotus’ta kahverengi, şişman bir bebek oturur,
Ve neşeliydin sen ve gülüyordun
Bu dünyaya ait olmayan bir kahkahayla.
Suyu sıçratarak yürümek hoştur
Ve kahkaha her şeyin amacıdır.
-I-
Uslanır kış akşamı
Biftek kokularıyla dar sokaklarda.
Saat altı.
Dumanlı günlerin yanıp bitmiş uçları.
Ve şimdi rüzgârlı bir sağanak sarmalar
Problemlerin kişisel olma gibi
tatsız bir yönelimleri bulunur,
ki bu da bozabilir olayları kavrayışımızı.
Bir şeyin doğruluğundan eminsen,
kolaylıkla o şeyin yanlış olduğunu düşünebilirsin.
Dünyadaki bütün hoyratlığın nedeni insanların çoklukla
Ah, oğul, bilir misin, bilir misin,
nereden gelirsin?
Beyaz ve aç martılı
bir gölden.
Atmacanın çevrimsel sessizlik noktası altında
ileri yuvarlanır deniz gürleyerek ışıkta,
çiğner körü körüne yosundan ve homurtulardan dizginini
sahil boyunca köpükler.
Yarasaların algılaması misali sarmalanmış karanlıklarla
O çok güzel Normandiyalı yosmanın gözlerinde
Birdenbire keşfetmek
British Museum’daki o çok bilge çalışanın gözlerini.
Ezra Pound (1885-1972, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Pan öldü. Ulu Pan öldü.
Ah! Eğin başlarınızı, bütün
Kızlar,
Ve örün O’na tacını.
Yapraklarda yaz yok,




-
Esel Arslan
Tüm YorumlarEdebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla