Kaplan
Kaplan Kaplan, ışıltılı yanarsın,
Gecenin ormanlarındasın;
Hangi ölümsüz eldir ve gözdür ki,
Çevrimler senin dehşetli simetrini?
Kaplanım ben.
Külçeler gibi geniş
ıslak mineral yapraklar arasında
senin için pusudayım.
Aydınlık ırmak büyür
Karlardan bir dünyadır şimdi. Evde değilim.
Nasıl da bembeyaz bu çarşaflar. Yüzlerde hiçbir özellik yok.
Keller ve imkânsızlar, tıpkı çocuklarımın yüzleri gibi,
Kollarımdan paçayı kurtaran o küçük hastalar.
Diğer çocuklar dokunmuyor bana: korkunçlar onlar.
Aşırı renkleri var onların, aşırı hayatları. Sessiz değiller,
Savaşa karşı duran
Karl Liebknecht
Burada yatıyor
Öldürüldüğünde
Düşmemişti kentimiz henüz
Yeni ahlâkçılık hakkında konuştukları tüm zamanda
Araştırıp inceledi gözleri beni.
Ve gitmek için ayağa kalktığımda
Bir Japon kağıt peçetesinin dokusu gibiydi
Parmakları.
Kartal Kayası
Cam kafeslerinde
sürüngenler
tuhafça kımıltısızlar.
Ruth Fainlight’e
Tanıyorum dibi, diyor. Büyük ana köklerimle tanıyorum onu:
Korktuğun şeydir bu.
Sizler adaların gübreleyen kuşları,
kaçışın çoğalmış isteği,
göksel büyüklük, hayat rüzgârının
sayısız göçü,
kuyruklu yıldızlarınız titreşip gider
ve kumla örter o dilsiz Peru’nun o gizemli
Kara Dağlar
Dağın soğuk gölgesinden kurtardı kendisini otobüs bir sonraki virajda
döndürdü burnunu güneşe doğru ve kükreyerek tırmandı yukarıya.
Tıkış tıkıştık otobüste. Gazete kâğıdına sarmalanmış
diktatörün büstü de bizimleydi. Ağızdan ağıza dolaştı bir şişe.
Karanlık bir evdir bu, çok büyük.
Kendi kendime yaptım,
Sessiz bir köşeden odacık odacık,
Çiğneyerek boz kağıdı,
Sızdırarak tutkal damlalarını,
Islık çalarak, kımıldatarak kulaklarımı,




-
Esel Arslan
Tüm YorumlarEdebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla