Nisan ve Sessizlik
Issız durur ilkbahar.
O kadife koyuluğundaki hendek
sürünür yanı başımda
yoktur aynada görüntüsü.
Elemden daha engin bir yer yok,
orada kanayandan başka evren yok.
Pablo Neruda
Çeviren: İsmail Aksoy
Geceleri bir köyden geçiyorum, öne çıkıyor evler
farların ışığında – uyanıklar, içmek istiyorlar.
Evler, ambarlar, tabelalar, sahipsiz taşıtlar – şimdi
kanlı canlı oluyorlar. Uyuyor insanlar:
bazıları huzur içinde uyuyor, yüz ifadeleri gergin bazılarının
Bir yabancıyım ben bu ülkede
ama bu ülke içimde yabancı değil hiç!
Yurdumda değilim ben bu ülkede
ama bu ülke içimde yurdundaymış gibi davranır!
Damarlarımda asla sulandırılmayacak
Fikirler gölgeler gibidir
Sözcükler yılanlar gibi
Hiç bir şey aydınlatır ya da keşfeder
Her şey ısırır: zehir ve uykudur bu
Şiirsel olan salyangoz gibidir
Doğru sözcüğü
bulamadan,
bir ömür geçirebilir insan
sözcüklerin eşliğinde.
Macar gazetelerine sarmalanmış
“Ekmek ve Sirk”in “Ekmek ve Mezalim”e dönüştüğü
bu zamanda ve mekânda, “seni seviyorum” demek
en son propaganda tabirini söylemek gibidir... “yaprak dökümü”...
“düşük verimli patlatma”.
Çocukları bombalamak barışı korumak ise, öyleyse
seni sikmem bir savaş suçudur.
Kentim benim, sevgilim, beyazım! Ah incesin,
Dinle! Dinle beni, ve içine bir ruh üfleyeceğim senin.
Kamışla hassasça, bana eşlik edesin!
Şimdi bilirim ki çılgınım ben,
Çünkü trafikte hırçındır burada bir milyon insan;
Obur
Yatıştırmak zor adamı, açlıktan olmuş deli divane,
Öyle yakışır ki benim siyah talihime
(Hiçbir insanın sahip olamayacağı bir hararetle
Ve gene de korur nezaketini)
Penceremin dışında
alayın kromatik beşincilerini koşturan
üçlü rüzgârları yanıtlarım yeniden:
Daha yüksek sesle çalın.
Başaramayacaksınız. Ne denli
hırpalarsanız beni




-
Esel Arslan
Tüm YorumlarEdebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla