İsmail Aksoy Şiirleri - Şair İsmail Aksoy

İsmail Aksoy

O Mavi Ev

Parlak güneşin olduğu bir gece. O yoğun ormanda duruyorum ayakta ve bakıyorum pus mavisi duvarları olan evime doğru. Sanki yakın zamanlarda öldüm ve baktım eve yeni bir açıdan.

Seksen yazdan daha fazladır burada bu ev. Evin ahşabı su geçirmez yapılmış, dört kez neşeyle ve üç kez kederle kaplanmış. Ne zaman bu evde yaşamış biri ölse, ev boyanır. Ölü kişi bizzat kendisi boya yapar, fırçasız, iç taraftan.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Duvarlara resmediyoruz düşlerimizi.
Acele etmeksizin – aydınlık gün ışığında:
haklarını almalı renklerin hepsi,
şiirin hepsi de, her bir sözcük
başlangıçtan geleceğe dek;
mutfaktaki soğanın, patatesin, fasulyenin,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Onca Adım

Yüzleri yukarı olmak üzere bırakılmış ikonalar toprağa
ve toprak çiğnenip durmakta
tekerlekler ve ayakkabılar tarafından, binlerce adımla,
on binlerce kararsızın ağır adımlarıyla.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Pazartesiler içine geçer salıların
ve hafta bütün bir yılın:
kesilmez zaman
yorgun makaslarınızla,
ve günün bütün adları
yıkanır gecenin sularıyla.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Hayır, daha kurumamıştı bayraklar,
uyumamıştı askerler henüz,
özgürlük giyitlerini değiştirdiğinde
ve dönüştürdüğünde kendini mülke:
yeni ekilmiş topraklardan yükseldi,
yeni bir kast doğdu,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Olabilir, Christopher, Santa Monica'daki
Yapraklarla örtülü evinde uzanmışken ve beklerken
Dışarıdan duyabilirsin yeniden başlayan
Kesintili, anonim bir sesi,
Güz günleri gecikir gibi
Elli yıl öncesinin Berlin’inden –

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Yaşamaz bu şiirler: hüzünlüdür bu teşhis.
Yeterince büyütmüşler ayak ve el parmaklarını,
Yoğunlaşmaktan şişmiştir küçük alınları.
Dolanıp dururken yitmişlerse insanlar gibi
Görmediklerinden değil anne sevgisini.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Kül gibi, insanla donanan denizler gibi
sarhoş uyuşuklukta, biçimsizlikte,
ya da yukarısında yolların işitmek gibi
çan vuruşlarının birbirlerine rastlaşmasını
bu sesle ayrılıyor metalden,
bir ağır, şaşkın ses, öğütülüyor toz oluncaya dek

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Ansızın yoksan,
ansızın yaşamıyorsan,
yaşamayı sürdüreceğim.

Cesaretim yok,
cesaretim yok yazmaya,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Yaşlı adam indirdi birasını.
Evlat dedi,
(ve bir kız oturduğumuz masaya geldi:
sordu bize İsa aşkına bir içki alıp almayacağımızı.)
Kimsenin sana hiç anlatmadığı türden
Bir şey anlatacağım sana, evlat.

Devamını Oku