bir eylül akşamında
saatlerin ayaza vurduğu anda
köşe başında bir ağaçtan
bir yaprak düştü düşecektir
tir tir titremektedir
rengi ayrılık sarısına çalmıştır
ah balık adam
yine unuttun
bir cümle ile öldürdüğünü
bin cümleyle döndüremeyeceğini
ah balık adam
sen yağmur yürekli bahar perisi
sen yokken kurudu ve dalından döküldü mutluluk
bilemezsin nasıl da kan kırmızıdır yokluğun
güneşten kopan bir parçadır zaman
her saniye biraz daha içine çeker beni
karanlığın düştüğü her gecede
aydınlığın yüzünün güldüğü her sabahta
bulutların yaş döktüğü her günde
beyazlardan görünmeyen yollarda
mutluluktan, üzüntüden geçilmeyen yıllarda
ihtiyacım var sana
baksaydın gözlerimin içine
görecektin nasıl da terk ettiğimi
sensiz olan her şeyi
bir çırpıda yakıp kül ettiğimi
görecektin baksaydın gözlerimin içine
ben hayata erken başlayan ihtiyar
ben yanlış zamanların insanı
ben çıkmaz sokaktaki yabancı
ben yürekteki karanlık girdap
ben bir ateş damlası
ben katil
bu sabah öldürdüm güneşi
artık doğmayacak ebedi
hem çiçekler de veda etmişti ona
karanlıkta açacaklardı bundan sonra
bir gün olsa da saltanatları
beni öldür
bir gece vakti ıssız bir odada
yada gündüz ortası kalabalık bir sokakta
hançeri daya boğazıma
kılıcı sapla kalbime
kurşunu göm anlıma
…
güneş battıktan sonra
karanlığın çökeceğini herkes bilir
SEN gittikten sonra
güneşin doğmayacağını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!